Emirdağ Lâhikası - page 429

Œ
192
œ
Bu defa nurların galebesiyle ve manevî fütuhatıyla
müsadere edilen kitaplarınızı Ankara’nın emriyle size iade
etmeleri, büyük bir fa’l-i hayırdır. Ve risale-i nur’un tam
serbestiyetine bir vesile olduğu cihetle büyük bir fütuhat ve
maslahat-ı nuriye oldu.
(1)
»
u
Hn
Q p
?r
°†n
a r
øp
e Gn
ò'
g !o
ór
ªn
ër
dn
G
Alîl Ali osman ve Çilingir Ali, nur’un pek çalışkan
kardeşlerimizin tebriklerini ruh u canımızla hem bayram-
larını, hem leyle-i kadirlerini, hem harika ve kıymetli ve
çok sevaplı hizmet-i nuriyelerini tebrik ediyoruz ve mu-
vaffakıyetlerine ve mahfuziyetlerine dua ediyoruz. onlar,
nur dairesini ebede kadar bir cihette minnettar ettiler.
Allah razı olsun, âmin.
Ali osman, mektubunda isimleri bulunan kardeş ve
hemşîrelerimize birer birer selâm ve dua ediyoruz ve du-
alarını istiyoruz. Ve mübarek bir kardeşimiz olan kâ-
zım’ın ruhuna Cenab-ı Hak binler rahmet eylesin ve kab-
rini pürnur etsin. Âmin.
Ali osman’ın mübarek kaleminin bir kerametidir ki,
gönderdiği on beş parça risalecikler, aynı vakitte konya
Medrese-i nuriyesinin iki mühim şakirdi geldiler, aynı o
risaleler bize lâzımdır dediler; onlara verildi. Ali os-
man’a daha geniş bir sahada sevap kazandıracaklar.
Umuma birer birer selâm ve dua ediyoruz.
ì®í
Emirdağ Lâhikası – ı | 429 |
duğu yerler.
minnettar:
bir iyiliğe karşı teşek-
kür duygusu içinde olan.
muvaffakıyet:
başarma, başarılı
olma.
mübarek:
hayırlı, mutlu, kutlu,
uğurlu.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
müsadere:
toplatma, elden alma.
Nur:
Risale-i Nur hizmeti.
pürnur:
nur dolu, nur içinde, nurlu,
aydınlık.
rahmet:
şefkat etmek, merhamet
etmek, esirgemek.
razı:
rıza gösteren, hoşnut olan.
risale:
Küçük kitap; Risale-i Nur ki-
taplarından her biri.
ruhucan:
ruh ve can; ruh ve canla.
selâm:
barış, rahatlık, selamet ve
esenlik dileme.
şakirt:
talebe, öğrenci.
umum:
herkes.
vesile:
fırsat, elverişli hal.
alil:
sakat.
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun,
kabul eyle!” anlamında dua-
nın sonunda söylenir.
Cenab-ı hak:
Allah; doğru, ger-
çek, Hakkın tâ kendisi olan,
şeref ve azamet sahibi yüce
Allah.
cihet:
sebep, vesile, mucip,
bahane.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ebed:
sonsuzluk, daimîlik.
fa’al-i hayır:
çok hayırlı faali-
yetler yapan, çok hayırlı işler
işleyen.
fütuhat:
fethetmek, yayılmak.
hemşire:
kız kardeş, bacı.
hizmet-i Nuriye:
Nur hizmeti,
Risâle-i Nur için çalışma.
iade:
geri gönderme, gönde-
rilme, geri çevirme, geri
verme, geri döndürme.
kabr:
kabir, âlem-i berzah.
keramet:
ermişçesine yapılan
iş, hareket veya söylenen söz,
fikir.
Leyle-i kadir:
Kadir Gecesi,
Kur’ân-ı Kerîm’in dünya sema-
sına nazil olduğu gece, Rama-
zan’ın 27. gecesi.
mahfuziyet:
korunurluk, ko-
runur olma hali.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
medrese-i Nuriye:
nur med-
resesi; Risale-i Nur’ların okun-
1.
Allah’a hamd olsun. (Fâtiha Suresi: 2.) Bu Rabbimin fazlındandır. (Neml Suresi: 40.)
1...,419,420,421,422,423,424,425,426,427,428 430,431,432,433,434,435,436,437,438,439,...1032
Powered by FlippingBook