onun namı, dualarımda ve manevî kazançlarımda bera-
berdirler.
Hami sen:
Bu saatte konyalı sabri de, Halil İbrahim
ve Hasan Feyzi tarzında vasiyetnamem münasebetiyle
kısa, fakat güzel bir kaside yazmış, üstadına çok ziyade
kıymet vermiş; kendi hüsnüzannının parlak aynasında,
bu bîçare kardeşine fevkalâde ehemmiyet vermiş. Ve
oranın âlimleri pek ciddi nura çalışmalarını yazıyor.
Ben de derim: o üstad namı verdiği ve çok kıymet
verdiği şahıs ise, risale-i nur’un şahs-ı manevîsi olabilir.
Ben de onun namına kabul ettim, lâhikaya geçirdim,
hem size de bir suretini gönderdim.
Merak etmeyiniz, hastalığım gittikçe hafifleşiyor. Is-
partalı Mustafa namında bir kardeşimizin samimî, fakat
garip bir mektubu içinde vardı. Bu zat, hangi Musta-
fa’dır, bilemedim, ona da çok selâm ederim. Acip rüya-
sı hayırdır, şimdi tabir edemem.
Umum kardeş ve hemşirelerimize birer birer selâm ve
dua ederiz, makbul dualarını isteriz.
Hasan Feyzi’nin güzel kasidesini, bazı kelimeleri ilâve
ile lâhikaya geçirdik ve size de gönderdik.
SaidNursî
ì®í
acip:
tuhaf, hayrette bırakan.
âlim:
ilim ile uğraşan, ilim adamı.
bîçare:
çaresiz, zavallı.
| 242 | Emirdağ Lâhikası – ı
ciddî:
gerçek, hakikat.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehemmiyet:
önem, değer,
kıymet.
fevkalâde:
olağanüstü.
garip:
tuhaf, hayret verici.
hamisen:
beşinci olarak, be-
şincisi, beşinci derece.
hemşire:
kız kardeş, bacı.
hüsnüzan:
iyi zan, güzel ka-
naat.
kaside:
belli bir amaçla yazıl-
mış divan şiiri ve bu şiirin na-
zım şekli.
kıymet:
değer.
kıymet:
değer.
lâhika:
ek, ilave.
makbul:
kabul edilmiş, geçerli.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
merak:
endişe.
münasebet:
ilişki, alâka.
nam:
ad, isim.
Nur:
Risale-i Nur eserleri.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
samimî:
içten, candan, gönül-
den.
selâm:
barış, rahatlık, selamet
ve esenlik dileme.
suret:
biçim, şekil, tarz.
şahs-ı manevî:
manevî şahıs,
belli bir kişi olmayıp bir cema-
atten meydana gelen manevî
şahıs.
tabir:
yorum, yorumlama.
umum:
bütün, herkes.
Üstad:
Bediüzzaman Said
Nursî.
vasiyetname:
yazılı vasiyet,
bir kimsenin vasiyetini yazmış
olduğu kâğıt.
zat:
kişi, şahıs.
ziyade:
çok, fazla.