Emirdağ Lâhikası - page 240

“Mâşaallah! oğlum, yine bir ehemmiyetli iş, bir kah-
ramanlık göstermiştir ki, herkes ondan bahsediyor.”
Validem ise, onun süruruna karşı şiddetle ağlıyordu.
sonra zaman, babamın haklı olduğunu çok defa gösteri-
yordu.
Sa l i sen:
lütfü’nün sebatkâr ve pek ciddi vârisi Ab-
dullah Çavuş ve İslâmköylü merhum Hafız Ali’nin şakirt
ve vârislerinden Mustafa’nın mektuplarını umum nur
fabrikasının kahramanları hesabına kabul ettim. Cenab-ı
erhamürrahimîne hadsiz şükür olsun ki, o köyleri de sa-
va ve kuleönü gibi bir Medrese-i nuriye hükmüne getir-
miş.
ì®í
Œ
83
œ
Aziz,SıddıkKardeşlerim!
sizin bu defa müteaddit mektuplarınıza, rahatsızlık
mecburiyetiyle, birtek mektupla iktifa ediyorum.
Ev ve l â :
risale-i nur’un kahramanı Hüsrev, benim
bedelime ölmek ve benim yerimde hasta olmak samimî
ve ciddî istiyor. Ben de derim: telif zamanı değil, şimdi
neşir zamanıdır. senin yazın, benim yazımdan ne dere-
ce ziyade ve neşre faydalı ise, hayatın dahi hizmet-i nu-
riyede benim bu azaplı hayatımdan o derece faydalıdır.
eğer benim elimden gelseydi, hayatımdan ve sıhhatim-
den size memnuniyetle verirdim.
azap:
eziyet, işkence; büyük sı-
kıntı, şiddetli acı.
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
bedel:
yerine, adına, namına.
Cenab-ı Erhamürrâhimîn:
inayet
ve rahmet, yardım ve lütuf sahip-
lerinin en merhametlisi olan, şeref
ve azamet sahibi olan yüce Allah
(CC.).
ciddî:
gerçek olarak, hakikaten.
defa:
kere, kez, yol.
ehemmiyetli:
önemli.
evvelâ:
öncelikle.
| 240 | Emirdağ Lâhikası – ı
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
hizmet-i Nuriye:
Nur hizmeti,
Risâle-i Nur için çalışma.
hükmüne:
yerine, değerine.
iktifa:
yeterli bulma, kâfi
görme.
maşaallah:
Allah nazardan
saklasın, ne güzel, Allah koru-
sun.
mecburiyet:
mecbur olma,
zarurîlik durumu, zorunluluk.
medrese-i Nuriye:
nur med-
resesi; Risale-i Nur’ların okun-
duğu yerler.
memnuniyet:
memnunluk,
sevinçli oluş.
merhum:
rahmete kavuşmuş,
ölmüş, ölü.
müteaddit:
bir çok kere, de-
falarca.
neşir:
yayma, yayım, herkese
duyurma.
neşir:
yayım, yayın.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
salisen:
üçüncü olarak.
samimî:
içten, candan, gönül-
den.
sebatkâr:
sebat eden, sö-
zünde ve kararında duran,
vazgeçmeyen, sebatlı.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
sıhhat:
sağlık, esenlik.
sürur:
sevinç, mutluluk.
şakirt:
talebe, öğrenci.
şükür:
teşekkür.
telif:
eser yazma.
umum:
bütün, herkes.
valide:
ana, anne.
vâris:
mirasçı.
ziyade:
çok, fazla.
1...,230,231,232,233,234,235,236,237,238,239 241,242,243,244,245,246,247,248,249,250,...1032
Powered by FlippingBook