ateşten zararsız kurtulmalarıdır. Şimdiden umumunuza
müjdeler olsun.
Kardeşiniz
MustafaOsman
Œ
80
œ
VasiYETNamEmdir
Aziz,SıddıkKardeşlerimveVârislerim!
ecel gizli olmasından, vasiyetname yazmak sünnettir.
Benim metrukâtım ve risale-i nur’dan olan benim husu-
sî kitaplarım ve güzel ciltlenmiş mecmualarım ve sair
şeylerimin bütününü, gül ve nur fabrikaların heyetine,
başta Hüsrev ve tahirî olarak o heyetten on iki
(
*
)
kah-
raman kardeşlerime vasiyet ediyorum. onlara bırakıyo-
rum ki, emr-i Hak olan ecelim geldiği zaman, benim ar-
kamda o metrukâtım, benim bedelime o sadık ve müba-
rek ellerde hizmet-i nuriye ve imaniyede çalışsın ve isti-
mal edilsin.
kardeşlerim, bu vasiyetten telâş etmeyiniz. Ben, tees-
sürattan ve dokuz defa zehirlenmekten, pek çok zayıf ol-
makla beraber gizli münafıkların desiselerle müteaddit
suikastları için bu vasiyeti yazdım. Merak etmeyiniz, ina-
yet-i rabbaniye ve hıfzı İlâhî devam ediyor.
(1)
»/
bÉn
Ñr
dGn
ƒo
g »/
bÉn
Ñr
dn
G
Kardeşiniz
SaidNursî
Emirdağ Lâhikası – ı | 235 |
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
sadık:
doğru, gerçek; sözünde,
vaadinde, işinde doğru olan.
sair:
diğer, başka, öteki.
sıddık:
çok doğru, dürüst, hakkı
ve hakikati tereddütsüz kabulle-
nen.
suikast:
kötü kasıt, kötü niyet;
kötü kasıtla iş yapma, tuzak
kurma.
sünnet:
Peygamberimizin hal ve
hareketleri.
teessürat:
teessürler, kederler,
elemler, acılar.
umum:
bütün, herkes.
vâris:
mirasçı.
vasiyet:
bir kimsenin öldükten
sonra yapılmasını istediği şeyler
için, sağlığında verdiği emir ve ıs-
marlama.
vasiyetname:
yazılı vasiyet, bir
kimsenin vasiyetini yazmış olduğu
kâğıt.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
gın.
bedel:
yerine, adına, namına.
defa:
kere, kez, yol.
dehşetli:
ürkütücü, korkunç.
desise:
hile, oyun, aldatmaca.
ecel:
her canlının Allah tara-
fından takdir edilen ölüm
vakti.
emr-i hak:
Hakkın emri, Al-
lah’ın emri.
heyet:
kurul, komite.
hıfz-ı ilâhî:
Allah’ın koruması.
hizmet-i Nuriye:
Nur hizmeti,
Risâle-i Nur için çalışma.
hususî:
özel.
iman:
inanç, itikat.
inayet-i rabbanîye:
her şeyin
terbiye ve idare eden Cenab-ı
Hakk’ın yardımı.
istimal:
kullanma.
mecmua:
tertip ve tanzim
edilmiş şeylerin hepsi, kolek-
siyon.
merak:
endişe.
metrukat:
miraslar.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
müteaddit:
bir çok kere, de-
falarca.
(*)
Kardeşim Abdülmecid, Zübeyir, Mustafa Sungur, Ceylân, Mehmed Kaya, Hüsnü, Bayram,
Rüştü, Abdullah, Ahmed Aytimur, Âtıf, Tillolu Said, Mustafa, Mustafa, Seyyid Salih.
1.
Bâkî olan ancak Allah’tır