Birzerrecikolsunbulayımderdeararken
Düştümyinederyagibibirnurabugünben.
Verdimonabengönlümübaştanbaşaartık,
Mâşukumodur,şimdibenim,benonaâşık.
Olnur-iezelhemkararankalblerelâyık,
Olnurdanalırfeyzinihemcümlehalayık.
KahreylediolzulmetiRisale-iNur’aakanlar,
Nurkahrınauğrar,onahasmânebakanlar.
Küfrünbütünalayıhücumetsedeeynur,
Etmezsenidûr,kendiolurbelkidemakhur.
Sensinyinehazır,yinesensinbizenazır
Eynur-iRahîm,eyebedîbircilve-ikudret-iFatır!
Birneş’eduyurdunimanlasırr-ıezelden,
Birmüjdegetirdinbizeolnamlıgüzelden.
Mademkiiçirdinbizeolâb-ıhayattan
Birzerrekadarkalmadıhavfşimdimemattan.
Hasretyaşadıknurunayıllarcabütünbiz,Masumvealîl,türlübelâçektisebepsiz.
Yıllarcaakan,kandolugözyaşlarıdinsin,
Zalimyerebatsın,ozulümbiryeresinsin.
Yıllarca,asırlarcabunurunyineyansın,
Öksüzveyetim,dulvealîlhepsidekansın.
Eynurgülü,nurçehreniöpsemdudağından,
Kalbbahçesininkalbinediksembudağından.
| 212 | Emirdağ Lâhikası – ı
dûr:
uzak, ırak.
ebedî:
sonu olmayan, daimî,
sürekli.
Fâtır:
yaratan, yaratıcı, hâlık,
Allah.
feyz:
bolluk, bereket; ihsan,
bağış.
halayık:
kadın esir, cariye, hiz-
metçi.
hasmâne:
düşmancasına, düş-
man gibi, hasma yakışacak,
uyacak tarzda.
hasret:
özlem.
havf:
korku, korkma.
hâzır:
mevcut, amade.
iman:
inanç, itikat.
kahr:
büyük eziyet, cefa, zu-
lüm.
küfür:
imansızlık, dinsizlik.
lâyık:
yakışan, yaraşır, yakışır.
madem:
değil mi ki.
makhur:
yenilmiş, kahrolmuş,
mağlup olmuş.
masum:
suçsuz, günahsız, saf,
temiz.
maşuk:
aşk ve ilgi ile sevilen,
sevgili.
memat:
ölüm, vefat, irtihal,
ahirete göç etme.
nam:
ün, şöhret, şan.
nazır:
nezaret eden, bakan,
gözeten.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
yetim:
ana babası veya babası
ölmüş çocuk.
zalim:
zulmeden, acımasız ve
haksız davranan.
zerre:
en küçük parça, mole-
kül, atom.
zulmet:
karanlık.
zulüm:
haksızlık, eziyet, iş-
kence.
âb-ı hayat:
hayat suyu; içene
ebedî hayat verdiğine inanılan ef-
sanevî su, bengisu.
alil:
hasta, hastalıklı.
belâ:
musibet, sıkıntı.
cilve-i kudret:
kudret ve kuvvetin
tecellisi, görüntüsü.
derya:
deniz.