Emirdağ Lâhikası - page 208

İsterdiki,obeytyıkılıpşöhretisönsün,
HalkKâbe’yiterkederek,kiliseyedönsün.
İsterdiki,çeksindoğacaknurabirsed,
Hemdoğmadanölsündiye“Mahbub-iMüebbed.”GünlercegidipKâbe’ye,hemyaklaşanordu,
Birdenbirebirtehlikesezmişgibidurdu.
Sür’atlegelipbirsürükuş,semt-ibahirden,
Taşharbinebaşlar,pekaciphepsibirden.
İndikçehavadan,omuammagibitaşlar,
Cansızyıkılıpyerlereyatmışnicebaşlar.
Şahıylaberaberkocamanordu-yuMevlâ,Olsundiyemahbubanişan,eyledimûta.
Hemkavm-iKureyş,söndürelimderkenonuru,
Erkekvekadın,cümlesininkaçtıhuzuru.
Müşrikvemuvahhid,ikifırkaolupurban,
Yıllarcadökülmüşyineüstünebirkan.
Şakkettikamer,Fahr-iBeşer,olYüceServer,
Heryerdeveherandaonunnurumuzaffer.
Kur’ân’dıkali,nurduyolu,ümmetimutlu,
Ümmetolanınkalbibütünnuriledoldu.
Çekmezdikeder,olsözücevher,özükevser,
OlSure-iKevser,dedia’dasına“ebter!”OlŞems-iEzeldenkaçınanolkurubaşlar,
Gayya-icehennemdebütünyakmışateşler.
acip:
tuhaf, hayrette bırakan.
a’dâ:
düşmanlar.
beyt:
mesken, hane, ev, oda, oba.
cevher:
değer, kıymet.
ebter:
ölümünden sonra adı ha-
tırlanıp anılacak hayrı ve ihsanı
kalmayan kişi.
fahr-i beşer:
insanlığın övüncü, in-
sanlığın iftihar vesilesi.
fırka:
topluluk, grup, cemaat.
gayya-i Cehennem:
Cehennem
kuyusu.
harp:
savaş.
kàl:
söz, konuşma.
kamer:
ay.
kavim:
millet; aralarında dil, âdet,
| 208 | Emirdağ Lâhikası – ı
örf, kültür birliği olan insan
topluluğu.
keder:
kaygı, acı, hüzün.
kevser:
bol nimet, ilim ve bü-
yük şeref, hayır ve bereket.
kilise:
Hıristiyanların ma’bedi,
Hıristiyanların ibadet ettiği
bina.
kureyş:
kökü Hz. İbrahim’e
dayanan Peygamberimiz Hz.
Muhammed’in mensup ol-
duğu meşhur Arap kabilesi.
mahbub-i müebbet:
ebede
kadar sevilecek olan, sonsuza
kadar sevilecek olan.
mahbup:
muhabbet olunmuş,
sevilmiş, sevilen, sevgili.
muamma:
anlaşılmaz, çözül-
mesi güç iş, anlamı gizli ve güç
anlaşılır söz.
mutâ:
kendine itaat olunan,
sözü dinlenen, kendisine bo-
yun eğilen.
muvahhit:
tevhit eden, Ce-
nab-ı Hakkın varlığına ve birli-
ğine inanan, Allah’ı birleyen.
muzaffer:
yenmiş, galip gel-
miş.
müşrik:
Allah’a şirk koşan, or-
tak tutan.
nişan:
iz, belirti, alamet.
semt-i bahr:
deniz tarafı.
server:
baş, başkan, reis.
set:
mani, perde, engel.
sür’at:
çabucak, hızla.
şah:
padişah, sultan, hüküm-
dar.
şak:
yarma, yarılma, çatlama.
şems-i ezelî:
ezelî güneş; var-
lığının başlangıcı olmayan ve
her şeyi nurlandıran Cenab-ı
Hak.
urban:
çöl Arapları.
ümmet:
Müslümanların ta-
mamı; bütün Müslümanlar.
1...,198,199,200,201,202,203,204,205,206,207 209,210,211,212,213,214,215,216,217,218,...1032
Powered by FlippingBook