-A-
ABBAS MEHMET:
Abbas Mehmet Kara Barlalıdır. Barla’da marangozluk yapmaktaydı. Kaldığı ev
Üstadın Barla’da kaldığı evin yakınındaydı. Üstadın evinin önünde bulunan ağaca ve Çam Dağındaki
çam ağacının üstüne Üstada bir köşk yapılmıştır. Bu köşkü Abbas Mehmet Kara ve Mustafa Çavuş
birlikte yapmıştır. Risale-i Nur’un bereketine ait yağmur olayına şahitlik yapanlar arasında Abbas
Mehmet’in de adı geçer. Çok sadakatli bir insan olan Mehmet Kara Üstada hizmet etmiştir. Onun
sobasını yakmış, suyunu getirmiştir. Sadakatli bir insan olan Abbas Mehmet 1990’lı yılların başlarında
Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
ABDULLAH ÇAVUŞ:
Asıl ismi Abdullah Yavaşer’dir. İsparta’nın Eğirdir ilçesine bağlı Barla
beldesinden olan bu zat, askerliğini çavuş rütbesi ile yaptığından “Abdullah Çavuş” olarak tanınmaktadır.
Bediüzzaman Hazretlerinin sadık talebelerinden ve hizmetkârlarından olan Abdullah Çavuş, Denizli
Hapishanesinde Üstad Hazretleriyle birlikte bulunmuştu. Bu mahkeme beraatle neticelenmiş ve diğer
arkadaşlarıyla birlikte tahliye olmuşlardı. Abdullah Yavaşer, 1960 senesinde Hakkın rahmetine
kavuşmuştur.
ABDULLAH DEHLEVÎ (1743-1824):
Hindistan’da doğup büyümüş ve burada imanî hizmetlerde
bulunmuş büyük İslâm âlimlerindendir. Hayatı boyunca Peygamber Efendimizin (
ASM
) sünnetini esas
maksat telâkki edip, bu şekilde yaşamaya çalışmıştır. Aralarında, asrının müceddidi olarak kabul edilen
Mevlâna Halidi Bağdadî gibi büyük şahsiyetlerin bulunduğu çok sayıdaki mümtaz şahsiyete ders vermiş
ve yetişmelerine vesile olmuştur. Nakşibendi tarikatına mensup olup, hocasının vefatı üzerine yerine
geçmiş ve çok sayıda talebe yetiştirmiştir. Risale-i Nur’da, Mevlâna Halidi Bağdadî’nin Delhi’ye giderek
kendisinden manevî feyiz aldığı ve Nakşibendi tarikatına intisap ettiği belirtilmektedir. (Barla Lâhikası,
s. 117.) Künyesi Abdullah bin Abdullatif Dehlevî şeklindedir.
ABDURRAHMAN:
Yirmi altı yaşında vefat eden Abdurrahman, Bediüzzaman Hazretlerinin ağabeyi
Molla Abdullah’ın oğludur. Onun bu kadar genç yaşta vefatı Bediüzzaman’ı çok üzmüştür. O kadar ki,
Bediüzzaman onu unutamadığını risalelerde ifade etmiştir. Sonraki bazı talebelerini (Zübeyir Gündüzalp,
Hulûsi Yahyagil gibi) onun ismi ile de yad ederek anmıştır: İkinci Abdurrahman gibi. Bediüzzaman
Hazretleri onu, “manevî evlât” sıfatı ile yad etmiş, cesaret ve zekâvetini övmüştür. Ayrıca Risale-i Nur’da
ondan, diğer üstün vasıflarını da sayarak bahsetmiştir. Bu bahisler, özellikle Yirmi Altıncı Lem’anın On
İkinci Ricasında yer almaktadır. Bediüzzaman Hazretleri ile yeğeni Abdurrahman arasındaki ilişki bu
bölümde ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır. Abdurrahman, Bediüzzaman Hazretlerinin Eski Said
dönemindeki en yakın talebesi olmakla birlikte, şahsî hizmetlerini de yapmıştır.
ABDURRAHMAN TAHSİN:
Bediüzzaman Hazretlerinin Van’daki talebelerindendir. Âlim bir zattır.
Cifir hesabıyla verdiği haberleri vardır. Bediüzzaman Hazretleri talebelerinden Tahsin Tola’yı onun yerine
kabul ettiğini belirtmiştir.
ABDÜLKADİR GEYLÂNÎ:
Kadiriye tarikatının kurucusu. 470’te (1077) Gilân eyalet merkezine bağlı
Neyf köyünde doğan Geylânî’nin babası, Ebu Salih Mûsa’nın dindar bir kimse olduğu bilinmekle birlikte,
devrin tanınmış sufilerinden Ebu Abdullah Savmai’nin kızı olan annesi Ümmü’l-Hayr Emetü’l-Cebbar
Fatıma’nın da kadın velilerden olduğu kabul edilir. Küçük yaşta annesini kaybeden Abdülkadir, dedesi
Savmaî’nin himayesinde büyür ve tahsiline devrin ilim ve kültür merkezi olan Bağdat’ta devam eder.
Orada, Ebu Galib bin Bakıllânî, Cafer es-Serrâc, Ebu Talib bin Yusuf gibi âlimlerden hadis; Ebu Said
Muharrimi, Ebu Hattab gibi hukukçulardan fıkıh, Zekeriya-i Tebrizî gibi dilcilerden de dil ve edebiyat
öğrenimi görür. Kısa zamanda usul ve fürû ve mezhepler konusunda geniş bilgi sahibi olur ve Ebu’l-Hayr
Muhammed bin Müslim Debbas vasıtasıyla tasavvufa intisap eder. Bağdat’a gittiği zaman mensup
BARLA LÂHİKASI | 625 |
Ş
AHIS
B
İLGİLERİ
BARLA LÂHİKASI ŞAHIS BİLGİLERİ