ihtimali binden birdir; çünkü bin hissedar daha var– ve
uhrevî mukadderat-ı beşer piyangosunda, hüsn-i hatime-
ye mazhar ehl-i iman için kazanç ihtimali binden dokuz
yüz doksan dokuz olduğuna yüz yirmi dört bin enbiyanın
ona dair ihbarını keşf ile tasdik eden evliyadan ve asfiya-
dan haddühesaba gelmez sadık muhbirler haber verdik-
leri hâlde, evvelki piyangoya koşmak, ikincisinden kaç-
mak ne derece maslahata muhalif düşer, mukayese edil-
sin.
Bu meselede, hapishane müdürleri ve sergardiyanları
ve belki memleketin idare müdebbirleri ve asayiş muha-
fızları, risale-i nur’un bu dersinden memnun olmaları
gerektir. Çünkü, bin mütedeyyin ve cehennem hapsini
her vakit tahattur eden adamların idare ve inzibatı, on
namazsız ve itikatsız, yalnız dünyevî hapsi düşünen ve
haram helâl bilmeyen ve kısmen serseriliğe alışan adam-
lardan daha kolay olduğu çok tecrübelerle görülmüş.
@
BirinCi mesele
| 22 |
M
eYve
R
isalesi
AsA-yı MûsA
asayiş:
kanun ve nizam hakimiye-
tinin sağlanması.
asfiya:
safiyet ve takva sahibi
olan, Hz. Peygamberin (asm) vârisi
hükmünde, onun meslek ve gaye-
lerini hayata geçirmeye çalışan
âlim zatlar.
beşer:
insanlık.
dair:
alakalı, ilgili.
dünyevî:
dünyaya ait.
ehl-i iman:
inananlar, iman sahip-
leri.
enbiya:
nebiler, peygamberler.
evliya:
veliler, Allah dostları.
evvel:
önce.
had ve hesaba gelmeme:
sayısız
ve sınırsız olma.
haram:
İslâmiyetçe yasaklanan iş-
ler.
hazine:
zengin ve değerli kaynak.
helâl:
Allah’ın müsaade ettiği şey,
din bakımından günah olmayan
şey.
hissedar:
hisse sâhibi, hissesi olan.
hüsn-i hatime:
iyi son.
idare:
memleket işlerinin yürütül-
mesi, çekip çevirilmesi.
ihbar:
haber verme, bildirme, an-
latma, duyurma.
ihtimal:
olabilirlik.
inzibat:
düzeni sağlama, asa-
yişi yoluna koyma.
itikat:
kesin inanma, iman.
keşif:
Allah tarafından ilham
edilme, kalp gözüyle görme.
kısmen:
kısmî olarak, bazı
yönden.
maslahat:
uygun iş.
mazhar:
nail olma, şereflen-
me.
mesele:
önemli konu.
muhafız:
her hangi bir şeyi
korumakla vazifeli asker.
muhalif:
zıt, karşıt.
muhbir:
haber veren, haberci.
mukadderat:
Allah tarafından
ezelde takdir olunmuş şeyler,
ileride meydana gelecek hal-
ler ve olaylar, alın yazısı.
mukayese:
karşılaştırma.
müdebbir:
tedbir alan, tedbir-
li, her şeyi önceden düşünen.
mütedeyyin:
dinin emirlerini
eksiksiz yerine getiren, dindar,
dine bağlı.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
sadık:
sözünde, vaadinde, işin-
de doğru olan.
sergardiyan:
baş gardiyan.
tahattur:
hatırlama, hatıra ge-
tirme.
tasdik:
bir şeyin veya kimse-
nin doğruluğuna kesin olarak
hükmetme.
tecrübe:
yaşayarak elde edi-
len iyi veya kötü kazanımlar.
uhrevî:
ahirete dair, ahirete
ait, ahiret âlemiyle ilgili.