"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Allah için çalışınız

Risale-i Nur'dan
27 Ekim 2018, Cumartesi
Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız. Lillâh, livechillâh, lieclillâh rızası dairesinde hareket ediniz. O vakit sizin ömrünüzün dakikaları, seneler hükmüne geçer.

(Dünden devam)

Madem her insan gayet şiddetli bir surette uzun bir ömür ister, bekaya âşıktır. Ve madem bu fânî ömrü bâkî ömre tebdil eden bir çare var ve manen çok uzun bir ömür hükmüne geçirmek mümkündür. Elbette, insaniyeti sukut etmemiş bir insan, o çareyi arayacak ve o imkânı bilfiile çevirmeye çalışacak ve tevfîk-ı hareket edecek.

İşte o çare budur: Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız. Lillâh, livechillâh, lieclillâh rızası dairesinde hareket ediniz. O vakit sizin ömrünüzün dakikaları seneler hükmüne geçer.

Bu hakikate işareten, Leyle-i Kadir gibi bir tek gece, seksen küsur seneden ibaret olan bin ay hükmünde olduğunu, nass-ı Kur’ân gösteriyor. Hem bu hakikate işaret eden, ehl-i velâyet ve hakikat beyninde bir düstur-u muhakkak olan “bast-ı zaman” sırrıyla, çok seneler hükmünde olan birkaç dakikalık zaman-ı Mi’rac, bu hakikatin vücudunu ispat eder ve bilfiil vukuunu gösteriyor. Mi’racın birkaç saat müddeti, binler seneler hükmünde vüs’ati ve ihatası ve uzunluğu vardır. Çünkü o Mi’rac yoluyla beka âlemine girdi. Beka âleminin birkaç dakikası, şu dünyanın binler senesini tazammun etmiştir.

Hem şu hakikate bina edilen, beyne’l-evliya kesretle vuku bulmuş olan “bast-ı zaman” hâdiseleridir. Bazı evliya bir dakikada bir günlük işi görmüş, bazıları bir saatte bir sene vazifesini yapmış, bazıları bir dakikada bir hatme-i Kur’âniyeyi okumuş olduklarını rivayet edip ihbar ediyorlar. Böyle ehl-i hak ve sıdk, bilerek kizbe elbette tenezzül etmezler. Hem o derece hadsiz ve kesretli bir tevatürle bast-ı zaman (HÂŞİYE) hakikatini aynen müşahede ettikleri medar-ı şüphe olamaz.

Şu bast-ı zaman, herkesçe musaddak bir nev’i, rüyada görünüyor. Bazen bir dakikada insanın gördüğü rüyayı, geçirdiği ahvali, konuştuğu sözleri, gördüğü lezzetleri veya çektiği elemleri görmek için, yakaza âleminde bir gün, belki günler lâzımdır.

Elhâsıl: İnsan çendan fânîdir; fakat beka için halk edilmiş ve bâkî bir zatın âyinesi olarak yaratılmış ve bâkî meyveleri verecek işleri görmekle tavzif edilmiş ve bâkî bir zatın bâkî esmasının cilvelerine ve nakışlarına medar olacak bir suret verilmiştir. Öyle ise, böyle bir insanın hakikî vazifesi ve saadeti, bütün cihazatı ve bütün istidadatıyla o Bâkî-i Sermedî’nin daire-i marziyatında esmasına yapışıp, ebed yolunda o Bâkî’ye müteveccih olup gitmektir. Lisanı “Ya Bâkî Ente’l-Bâkî” 1 dediği gibi, kalbi, ruhu, aklı, bütün letaifi “Hüve’l-Bâkî. Hüve’l-Ezeliyyü’l-Ebediyyü. Hüve’s-Sermediyyü. Hüve’d-Dâim. Hüve’l-Matlûb. Hüve’l-Mahbûb. Hüve’l-Maksûd. Hüve’l-Ma’bûd.” 2 demeli.

HÂŞİYE: “İçlerinden söze başlayan biri, ‘Bu halde ne kadar kaldık?’ diye sordu. ‘Bir gün, yahut daha da az’ dediler.” [Kehf Sûresi: 19.] âyeti ile “Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar, buna dokuz yıl daha kattılar.” [Kehf Sûresi: 25.] âyeti tayy-ı zamanı gösterdiği gibi, “Rabbinin katında bir gün, sizin hesabınıza göre bin yıl gibidir.” [Hac Sûresi: 47.] âyeti de bast-ı zamanı gösterir.

Dipnotlar:

1- Ey Bâkî olan Allah, bâkî ancak Sensin!

2- O’dur bâkî, O’dur ezelî ve ebedî, O’dur sermedî, O’dur daim, O’dur matlub, O’dur mahbub, O’dur maksud, O’dur ma’bud.

Lem’alar, Üçüncü Lem’a, s. 33

Lûgatçe:

bast-ı zaman: Zamanın genişlemesi, yayılması; az bir zamanda çok uzun bir zaman yaşamak gibi olmak.

çendan: Gerçi; her ne kadar.

daire-i marziyat: Allah’ın rızası dairesindeki işler.

ehl-i velâyet: Velî olanlar; Allah’ın dostluğunu kazananlar.

halk edilmek: Yaratılmak.

hatme-i Kur’âniye: Kur’ân-ı Kerîm’i baştan sona okuyup bitirme.

ihata: Kuşatma.

kizb: Yalan söyleme.

Leyle-i Kadir: Kadir Gecesi.

lieclillâh: Allah rızası için.

lillâh: Allah için.

livechillâh: Allah için.

medar-ı şüphe: Şüphe sebebi, kaynağı.

musaddak: Doğrulanmış, gerçekliği kabul edilmiş.

sermedî: Sürekli, ölümsüz.

sıdk: Doğruluk.

sukut etmek: Alçalmak, değerden düşmek.

tayy-ı zaman: Zamanı aşma; çok uzun zamanı pek kısa bir sürede görme ve yaşama.

tavzif etmek: görevlendirmek, sorumlu tutmak.

tazammun etme: İçine alma, kapsama.

tevatür: Bir haberin, yalan söylemelerini aklın kabullenemeyeceği kadar sayı ve sağlamlıktaki bir topluluk tarafından rivayet edilmesi.

tevfîk-ı hareket: Uygun hareket.

vüs’at: Genişlik.

yakaza âlemi: Kişinin uyanık haldeki dünyası.

 

Okunma Sayısı: 5251
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı