"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Farklı kültürler

NECATİ KAĞAN ÇETİN
03 Şubat 2013, Pazar
Bir zaman gelecek, insanlar büyük bir kıtlık çekecekler. Fakat bu kıtlık yiyecek içecek kıtlığı olmayacak. Bu kıtlık Tanrı’nın sözlerini işitme kıtlığı olacak. Ronald David Laing

Kültür, tıpkı geçmiş yüzyıllarda olduğu gibi, bugünün dünyasını da şekillendirmektedir. İnsan belli bir kültür içinde doğar, büyür ve geleceğe yürür. Hayatının her döneminde değişik kültürlerin etkisi altına girer. Günümüzde etkili olan belli başlı kültürleri sayalım: Maddî kültür, manevî kültür, sohbet kültürü, okuma ve öğrenme kültürü, seküler kültür, magazin kültürü, haset kültürü, tüketim kültürü…
Maddî Kültür, geçen yüzyılda büyük değişimlere ve dönüşümlere sebep oldu. İnsanlarda para hırsını kamçıladı. Bu kültürün etkisine girenler para-ödeme-taksit-borç sarmalına yakalandılar. Vahşi rekabet, maddî kültürün itici gücü haline geldi. Maddî kültürde her şey paraya göre ayarlandı. Burada herkes geliri nispetinde değer gördü. Şimdilerde yaşanmakta olan krizler, maddî kültür kodlarıyla ortaya çıktı. Bu kültürde para, borç, alacak, senet, çek, ödeme, faiz, stopaj, vergi, enflasyon kavramları bütün hayata yön verdi. Bu kavramlarla düşünüp yaşayan kişiler, dünyanın diğer yönlerini bir türlü anlayamadı.
Manevî Kültür, bütün kuvvetini Allah’tan alır. İnsana ümit, ilham, vizyon ve huzur verir. İbadetlerle akıl, ruh ve kalbini besleyen insan, hem dünyada hem de ahirette rahat eder.
Manevî kültürün anlam ve önemini şimdilerde çok daha iyi anlayan insanlık, bu kültürü daha rahat yaşayabilmenin yollarını arıyor. Bu amaçla filmler ve belgeseller yapılıyor, kitaplar yazılıyor. Çağın getirdiği yalnızlaşma, yabancılaşma, benmerkezcilik, hırs, menfaatperestlik gibi problemlere karşı manevî kültür, son derece etkili reçeteler sunabiliyor.
Sohbet Kültürü, geçmiş yüzyıllarda bize ait coğrafyalarda doyasıya yaşanan bu kültür, çağlar boyu bizim insanımıza yol gösterdi. Dergâhlar, tekkeler, misafirhaneler, medreseler, güzel sohbetlerle dünyaya ruh üfledi. Hoca Ahmet Yeseviler, Yunuslar, Mevlânâlar, Bediüzzamanlar, sohbet kültürü ile nice sırları paylaştılar. O sohbetler hem Anadolu’yu, hem Asya’yı, hem de Balkanlar’ı mayaladı. Sohbet kültürü şimdilerde bütün dünyada etkisini hissettirmeye başladı. Adı, sanı, namı, nişanı bilinmeyen yepyeni Yunuslar bu sohbet ikliminde kulaç atar oldu.
Okuma ve Öğrenme Kültürü, postmodern zamanlarda, yirmibirinci yüzyılda çok daha belirgin biçimde kendini hissettirmektedir. Eskiden bilgiler kulaktan dolma yöntemlerle yayılırken; bilgi ve iletişim devrimi sonrasında kitaplarla, internetle, bilgisayarlarla yayılmaya başladı. Okuma ve öğrenme kültürü sayesinde, insanlık, esaret zincirlerini parçaladı. Diktatörler bu kültürün etkisiyle devrildi. Okuyan ve öğrenen insanlık, şimdilerde yepyeni bir çağın eşiğine geldi.
Girilecek yeni dönemde dünyayı bekleyen gelişmeler şunlar olacak: Ortak akıl, insan haklarının her ülkede kabul görmesi, hukukun üstünlüğü, sermayenin ve mülkiyetin tabana yayılması, cehalet ve fakirliğin sona ermesi. Evet bütün bunlar, okuyup öğrendikçe gerçekleşecek. Son tahlilde dünya barışı yakalanacak.
Seküler Kültür, kendini dine karşı mücadeleye adamıştır. Bu kültür, insana ölümden sonrası için hiçbir şey söylemez. Seküler kültürün bütün söyledikleri, mezarın bu tarafı için kısmen geçerlidir. O yüzden bu kültürde bir şeyler daima noksandır. Meselâ ilham ve huzur noksandır. Sekülerizm, bütün dinleri dışlayan, maddeci ve materyalist bir atmosfere sahiptir. Seküler kültürde yetişmiş, o kültürü benimsemiş, ama aynı zamanda aşkın ilhamlarla kanatlanmış bir kişi dahi gösterilebilir mi? Seküler kültür, insana öteler için ne vaad eder? Seküler kültürde ruh, kalp ve duygular nasıl ayakta kalır? İnsan nasıl nefes alabilir?        
Magazin, Tüketim ve Haset Kültürü, insana hiçbir şey kazandırmadı. Tam aksine, bir çok şey kaybettirdi. Bu kültürler, herkeste maddî hırsları kamçıladı. Bu kültürlerde “Daha fazla para kazan, daha çok para harca, daha fazla tüket, hızlı yaşa, gül, eğlen, vur patlasın, çal oynasın…” anlayışı öne çıktı. Ortaya çıkan korkunç sosyal kasırgaların etkisiyle aileler yıkıldı. Boşanmalar, cinayetler, parçalanmalar ve toplumsal cinnet arttı. Haset kültüründe kalp ve ruhların asıl gayesi unutturuldu. Ruh, mideye esir oldu. Kalp, nefse köle oldu. “Günü kurtar, geleceği düşünme” felsefesi yerleşti.
Geldiğimiz son noktada bir karar vermek zorundayız. Hangi kültürler bizim için bir anlam ve önem ifade ediyorsa, ona göre bir seçim yapmak gerekir.
Bu seçimi yaparken unutmayalım: Bir daha bu dünyaya gelmeyeceğiz. Ya tam 12’den vurup kazanacağız veya kaybedeceğiz.

Okunma Sayısı: 1292
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı