Her kriz dönemi aynı zamanda, yeni fırsatların başlangıcıdır. Yeni Asya misyonunu, daha ileriye ve daha yükseklere çıkarmak için bu kriz bir fırsat olabilir mi?
Eğer iman ve Kur’ân hakikatlerini muhtaç gönüllere ulaştırmayı bir gaye edinmiş, bunu bir dâvâ olarak benimsemiş ve bu yolun kara sevdalısı olmuş iseniz; her hadiseye dâvânızın penceresinden bakmaya başlarsınız. Hadiseleri doğru okuyup, ona göre yeni hizmet şekilleri geliştirirsiniz.
KRİZ: ÜMİTSİZLİK DEĞİL, FIRSAT!
Eğer “Elhamdülillah bizim bir dâvâmız var. Bir Peygamber (asm) varisi olan Hz. Bediüzzaman’ın ve Kur’ân’ın bu asra bakan bir tefsiri olan Risale-i Nur prensipleri çerçevesinde iman ve Kur’ân hakikatlerini muhtaç gönüllere ulaştırmak gibi bir gayemiz var. Bu gaye için maddî ve manevî her fedakârlığı hazırız. Bu uğurda her türlü sıkıntıya razıyız.” diyorsanız; gazete, dergi ve internetten kısaca medyadan uzak kalmanız düşünülemez. Evet, her insanın sabiteleri olmalı ama, bir yanı da değişime açık olmalıdır. Hizmetimizin de öyle. ‘Değişmeyen tek şey değişimdir.’ çünkü.
İLKLERİN ÖNCÜSÜ!
Yaşı müsait olanlar hatırlayacaklar; Nur Talebeleri çok sahada kıt imkânlarla ilkleri gerçekleştirdiler. İlk müsbet video, ilâhî ve kahramanlık türküleri kasetleri, roman-hikâye, aile-çocuk ve gençlik dergileri, ilim teknik serisi, panel ve konferanslar, Yakın Tarih Ansiklopedisi, Cumhuriyet kitap kulübünde Risale-i Nurlar’ın satılması, yurt dışı hizmetleri bir anda akla gelen güzel hizmet hamleleri idi. Risale-i Nurlar hakkındaki ‘yasak algısını’ kırarak Sözler bayrağını -o zaman matbuat merkezi olan- Babıali’de göndere çekildiği de ehlince malûmdur.
BİR OKUL, BİR EKOL!
Haftalık İttihad ile yola çıkan Yeni Asya çok ilklere imza atarak tavizsiz çizgisini, demokrasi ve hürriyet mücadelesini sürdürüyor. Fikir dünyasına da yüzlerce yazar, çizer, sanatçı armağan etmiş ve ediyor. Mihrap Yayınları ile tohumu atılan Yeni Asya Yayınları ise ‘vatan sathını bir mektep yapmak’ gayesini elhamdülillah sürdürüyor. Çok nesiller bu yayınlar ile büyüdü ve imanlı şahsiyetini gerçekleştirdi.
‘ÖMÜR FANİ VE ÖLÜM ANİ’ İSE...
Dünya misafirhanesinde ‘ömür fani ve ölüm ani’, fakat iman dâvâsı baki ise, bütün mü’minler kardeş ise, ecel kapıyı çalmadan bu misafirhanedeki vazifelere odaklanmak; çakıl taşı mesabesindeki bahaneleri bırakıp, kardeşlerimizle helâlleşip kucaklaşarak yeniden hizmete koşmak lâzım ve elzemdir. “Ümmet-i Muhammediye’yi (asm) sahil-i selâmete çıkaran bir sefine-i Rabbâniye’de çalışan hademelerin” yolcular gibi rahatını düşünmek, birbirine küsmek, geri çekilmek gibi bir lüksü yoktur.
ENGELLER DURDURAMAZ!
Yeni Asya bütün dahili ve harici engellemelere rağmen, ‘mevcuda iktifa’ etmeden daha çok gayret, daha çok hizmet, daha çok muhataba ulaşmak ve kalbi yaralı olanlara Kur’ân ilâçlarını ulaştırmak için bugün yüzü ak, alnı açık hizmetlerine devam etmektedir.
‘Ahir zamanda insanlık ulum ve fünuna dökülecek’ ise düşüncelerini, dâvâsını belâgata uygun, ‘mukteza-i hale mutabık’ olarak anlatanlar kazanacak ise; bu digital çağda digital hizmet kaçınılmazdır. Bir taraftan ‘mevcut doğru hizmet metotlarını’ devam ettirirken, bir taraftan da ‘değişime göre hizmet tarzı’ üretmek şart olmuştur.
YENİLİĞE AÇIK YENİ ASYA!
Bugün malûm salgınla Allah, kullarını farklı bir mecraya getirdi. ‘Eski hal muhal’ ise hadiseleri iyi tahlil ederek, ‘büyük resmi’ görerek, insanlığın gidişatını değerlendirerek hem kendimizi, hem hizmetimizi yenilemek zorundayız. Bu hizmeti kıyamete kadar taşımak boynumuzun borcudur.
Biliyoruz ki; her menfi cereyana karşı olan Yeni Asya, müsbet her yeniliğe de açık olmuştur. ‘Taze Bismillah’ diyerek neler yapabileceğimizi tekrar düşünelim, gerisi Allah’ın izniyle gelecektir.
İnanıyoruz ki; erkeğiyle kadınıyla, tecrübeli ‘yaşlanmayan delikanlılar’ ile genç Said’ler Yeni Asya’nın hizmet bayrağını daha yıllarca burçlarda dalgalandıracaktır inşallah.