18 Mart 2011, Cuma
BİRİNCİ Dünya Savaşı 28 Haziran 1914’te başladı. Bir yandan Almanya, Avusturya-Macaristan ve İtalya’dan oluşan İttifak Devletleri, bir yanda da İngiltere, Fransa ve Rusya’dan oluşan İtilâf Devletleri vardı.
İtalya da bir yıl sonra İtilâf Devletlerine katıldı. Osmanlı ise 2 Ağustos 1914’te Alman ittifakı anlaşması yaptı. 1 Kasım 1914’te Osmanlı da sıcak savaşın içine girdi. İtilâf Devletleri, müttefikleri Rusya’ya yardım etmek ve Osmanlıyı saf dışı bırakmak için 19 Şubat 1915’te Çanakkale Boğazı’na saldırdı. Tarihe altın harflerle “Çanakkale Geçilmez!” diye yazılan zafer işte tam bu noktada kazanıldı. Çanakkale, modern silâhların âciz kaldığı, imanlı ve ihlâslı bir ordunun kahramanca tekniğe meydan okuduğu bir cengin adıdır. Çanakkale Savaşı, Allah Allah nidalarıyla topların, tüfeklerin patladığı kan kokusunun barut kokusuna karıştığı mahşerin provası gibi bir savaştır. Bu savaşta, yer, gök bir birine karışmış ufacık bir kara parçasında sanki kıyamet kopmuştur.
Çanakkale, bir başka ifadesiyle boğulmak, tarihten silinmek istenen bir milletin kurtuluşu için bir can simidi olmuştur. Çanakkale ruhu millî mücadelede de tekrar kendini göstermiştir. İslâmiyeti ve hilâfeti temsil eden bir milletin “Ben varım ve ayaktayım” dediği yerdir Çanakkale. Âkif’in deyimiyle daha önce Bedir’de yaşanmıştı bu sahne. Yani bu yönüyle Bedir’de İslâmın ilk kutlu savaşında şehadet şerbetini içenlerin yolunda gidenlerin toplandığı yerdir Çanakkale. Çanakkale’de toprağın her karışı Mehmetçiğin kanına bulandı.
Osmanlı’nın elinde kalan son deniz mayınlarının boğazın serin sularına döşenmesinde kullanılan geminin adının “Nusret” olması tesadüf değil, güzel ve anlamlı bir tevafuktur anlayana, anlamasını bilene... inanç ve iman her şeyin üstündeydi Çanakkale’de. Nusret’in döktüğü mayınlar düşman gemilerini can evinden vurmuştu. 18 Mart Deniz Zaferi aslında Çanakkale Savaşının kaderini belirledi. Düşman şaşkına döndü. Daha sonra karadan Çanakkale’yi geçmeyi denedi. Uzun ve kanlı savaşlar oldu. Düşman Ağustos 1915’ten sonra çekilme planları yapmaya başladı. 9 Ocak 1916’da tamamen çekildi. Çanakkale’nin geçilememesi ile dünya tarihinin seyri değişti. Savaşta iki tarafın da kaybı yaklaşık yarım milyon insandır. Bu ölüm kalım savaşında bizim kaybımız 253 bin olarak ifade edilir. 250 bin civarında da düşman askeri Çanakkale’de ölmüştür. Gelibolu Yarımadası, dünyada bu kadar küçük bir alanda bu kadar çok can kaybının yaşandığı tek yerdir. Bu yönüyle 18 Mart zaferi dünya tarihini değiştiren önemli bir kilometre taşı olmuştur.
Çanakkale’de ecdadımız asil bir milletin nasıl olacağını öğretmiştir beşeriyete. Özellikle İngiliz ordusu saflarında Osmanlıya karşı savaşan Avustralya ve Yeni Zelanda askerleri medeniyeti ve hürriyetin ne olduğunu Osmanlı’dan öğrenmiştir. Bu iki ülkenin askerlerini düşmana bile müsamaha ile yaklaşıp, onun yaralarını tedavi eden bir milletin varlığını yaşayarak öğrendikleri için insanlıklarından utanmışlardır. Çanakkale Savaşı sonrası vatanlarına dönen bu ülkelerin askerleri millet olmanın şuuruna varmışlardır. Bugün bu şuuru diri tutmak için binlerce kilometre yol kat ederek dedelerinin bir hiç uğruna öldükleri Gelibolu’ya gelip ibret almaktadırlar. Biz tarihimizden ne zaman ibret alacağız?
Okunma Sayısı: 2052
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.