Van’ın İpekyolu Belediyesi tarafından 2021 yılında inşâ edilen ters ev; yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline geldi. Dış kapının üstünde ters duran nesneler; ziyaretçileri içeriye dâvet eden bir edâ ile durur.
Geçtiğimiz günlerde basında yer alan bir haberde, sahte diplomayla 42 yıl boyunca mimarlık yapan kişiden söz ediliyordu. Pekâla bir düşünelim; sahte diplomayla mimarlık yapanların projelendirdiği “düz evler” mi, yoksa Van’ın bu ters evi gibi kaliteli mimarîsi olan “ters evler” mi daha güvenli, daha sağlam sayılabilir..
“İnsanı hayvandan ayıran şeylerden
Biri: Mâzi ve müstakbel ile alâkadar olmasıdır. Hayvan bu iki zamanı bihakkın düşünecek bir idrâke mâlik değildir.
İkincisi: Gerek enfüsî, gerek âfâkî, yâni dahilî ve haricî şeylere taalluk eden idrâki küllî ve umumîdir.
Üçüncüsü: İnşaata lâzım olan mukaddemeleri keşf ve tertib etmektir. Meselâ: Bir evin yapılması için lâzım olan taş, ağaç, çimento misillû lüzumlu mukaddemeleri ihzar ve tertib etmek gibi.”1
Hele ki bu ters ev; aynı yıl, yani 2021’de temeli atılan ve geçtiğimiz günlerde hizmete açılan Yeni Asya Bediüzzaman külliyesine giden yolun üzerinde ve ön cephesiyle yüzünü külliyeye çevirmiş bir konumda olmasıyla, bizim gibi düşünenlerin nezdindeki mesajlarını daha bir okunaklı kılmaktadır.
Şimdi buyurun; Van’da olduğumuz sürece bizim de uğraklarımız arasında bulunan “ters ev”in verdiği “düz” mesajları hep beraber okumaya çalışalım:
“Ey hâla ayakta olan, dik durabilen ve dilediğiniz gibi gezip dolaşabilen insanlar! Yan yatmadan, yüzüstü düşmeden yahut tepetaklak yıkılmadan size verilen ömrün kıymetini bilin. Allah tarafından omuzlarınıza yüklenen ‘teklif’ misyonunun farkında olun.”
“Âhirzamanın son demlerini yaşıyorsunuz. İmtihan gereği olarak kıyamet vakti gizli olsa da, yakın olduğu da kesindir. Zira Âhirzaman Peygamberi’nin, ‘ümmetimin ömrü bin beş yüz seneyi pek geçmececektir’ buyurduğu günden bu yana bin dört yüz sene geçti.”
“İşte Âhirzaman Müceddidi olan Bediüzzaman da âyet ve hâdislere dayalı istinbatlarda bulunarak (hükümler çıkararak) yol gösteriyor; âhirzaman hâdiseleri, kıyamet vakti, deccal, süfyan, mehdi meseleleri dahil dersler veriyor, dikkate dâvet ediyor.”
“Evet, şu perişan dünyada, âvâre nev-i beşer içinde, semeresiz bir hayatta, sahipsiz, hâmisiz bir surette, âciz, miskin bir insan, bütün dünyanın sultanı da olsa kaç para eder? İşte bu âvâre nev-i beşer içinde, bu perişan, fâni dünyada, insan sahibini tanımazsa, mâlikini bulmazsa, ne kadar biçare sergerdan olduğunu herkes anlar. Eğer sahibini bulsa, mâlikini tanısa, o vakit rahmetine iltica eder, kudretine istinad eder. O vahşetgâh dünya, bir tenezzühgâha döner ve bir ticaretgâh olur.”2
**
Bediüzzaman Külliyesinin; geçen asrın başında temeli atılıp, çeşitli sebeblerden dolayı âtıl kalan “Medresetüzzehra Projesi”nin bir şubesi olması da temennimizdir.
Bediüzzaman, eserlerinde her vesileyle Van’dan söz etmiş; kendi hâtıratı hükmündeki bir Risalede, ricalar içinde en uzunu olan Onüçüncü Ricâ’yı Van’a tahsis etmiştir. Yeri gelmiş Vanlı talebelerine şöyle iltifatta da bulunmuştur:
“Sizler benim için çok ehemmiyetlisiniz. ‘Sıddık-ı vefiy bu zamanda yoktur’ diyenlere karşı sizleri gösteriyorum. Yirmi sene Van’da geçirdiğim hayat-ı ilmiye benim için Van çok kıymettardır. Lillâhilhamd, sizler o kıymettarlığı gösterdiniz. Ve Van’a karşı şedid hissiyatıma tam mukabele ediyorsunuz.”3
Dipnotlar:
1-Bkz. Mesnevî-i Nuriye, Onuncu Risale
2-Bkz. Mektubat/Yirminci Mektup/ Mukaddime
3-Barla Lâhikası, s. 86