"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ters evin düz mesajları

Mikail YAPRAK
15 Ağustos 2024, Perşembe
Van’ın İpekyolu Belediyesi tarafından 2021 yılında inşâ edilen ters ev; yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline geldi. Dış kapının üstünde ters duran nesneler; ziyaretçileri içeriye dâvet eden bir edâ ile durur.

Geçtiğimiz günlerde basında yer alan bir haberde, sahte diplomayla 42 yıl boyunca mimarlık yapan kişiden söz ediliyordu. Pekâla bir düşünelim; sahte diplomayla mimarlık yapanların projelendirdiği “düz evler” mi, yoksa Van’ın bu ters evi gibi kaliteli mimarîsi olan “ters evler” mi daha güvenli, daha sağlam sayılabilir..

“İnsanı hayvandan ayıran şeylerden

 Biri: Mâzi ve müstakbel ile alâkadar olmasıdır. Hayvan bu iki zamanı bihakkın düşünecek bir idrâke mâlik değildir.

İkincisi: Gerek enfüsî, gerek âfâkî, yâni dahilî ve haricî şeylere taalluk eden idrâki küllî ve umumîdir.

Üçüncüsü: İnşaata lâzım olan mukaddemeleri keşf ve tertib etmektir. Meselâ: Bir evin yapılması için lâzım olan taş, ağaç, çimento misillû lüzumlu mukaddemeleri ihzar ve tertib etmek gibi.”1

Hele ki bu ters ev; aynı yıl, yani 2021’de temeli atılan ve geçtiğimiz günlerde hizmete açılan Yeni Asya Bediüzzaman külliyesine giden yolun üzerinde ve ön cephesiyle yüzünü külliyeye çevirmiş bir konumda olmasıyla, bizim gibi düşünenlerin nezdindeki mesajlarını daha bir okunaklı kılmaktadır.

Şimdi buyurun; Van’da olduğumuz sürece bizim de uğraklarımız arasında bulunan “ters ev”in verdiği “düz” mesajları hep beraber okumaya çalışalım:

“Ey hâla ayakta olan, dik durabilen ve dilediğiniz gibi gezip dolaşabilen insanlar! Yan yatmadan, yüzüstü düşmeden yahut tepetaklak yıkılmadan size verilen ömrün kıymetini bilin. Allah tarafından omuzlarınıza yüklenen ‘teklif’ misyonunun farkında olun.”

“Âhirzamanın son demlerini yaşıyorsunuz. İmtihan gereği olarak kıyamet vakti gizli olsa da, yakın olduğu da kesindir. Zira Âhirzaman Peygamberi’nin, ‘ümmetimin ömrü bin beş yüz seneyi pek geçmececektir’ buyurduğu günden bu yana bin dört yüz sene geçti.”

“İşte Âhirzaman Müceddidi olan Bediüzzaman da âyet ve hâdislere dayalı istinbatlarda bulunarak (hükümler çıkararak) yol gösteriyor; âhirzaman hâdiseleri, kıyamet vakti, deccal, süfyan, mehdi meseleleri dahil dersler veriyor, dikkate dâvet ediyor.”

“Evet, şu perişan dünyada, âvâre nev-i beşer içinde, semeresiz bir hayatta, sahipsiz, hâmisiz bir surette, âciz, miskin bir insan, bütün dünyanın sultanı da olsa kaç para eder? İşte bu âvâre nev-i beşer içinde, bu perişan, fâni dünyada, insan sahibini tanımazsa, mâlikini bulmazsa, ne kadar biçare sergerdan olduğunu herkes anlar. Eğer sahibini bulsa, mâlikini tanısa, o vakit rahmetine iltica eder, kudretine istinad eder. O vahşetgâh dünya, bir tenezzühgâha döner ve bir ticaretgâh olur.”2

**

Bediüzzaman Külliyesinin; geçen asrın başında temeli atılıp, çeşitli sebeblerden dolayı âtıl kalan “Medresetüzzehra Projesi”nin bir şubesi olması da temennimizdir.

Bediüzzaman, eserlerinde her vesileyle Van’dan söz etmiş; kendi hâtıratı hükmündeki bir Risalede, ricalar içinde en uzunu olan Onüçüncü Ricâ’yı Van’a tahsis etmiştir. Yeri gelmiş Vanlı talebelerine şöyle iltifatta da bulunmuştur:

“Sizler benim için çok ehemmiyetlisiniz. ‘Sıddık-ı vefiy bu zamanda yoktur’ diyenlere karşı sizleri gösteriyorum. Yirmi sene Van’da geçirdiğim hayat-ı ilmiye benim için Van çok kıymettardır. Lillâhilhamd, sizler o kıymettarlığı gösterdiniz. Ve Van’a karşı şedid hissiyatıma tam mukabele ediyorsunuz.”3

Dipnotlar:

1-Bkz. Mesnevî-i Nuriye, Onuncu Risale

2-Bkz. Mektubat/Yirminci Mektup/ Mukaddime

3-Barla Lâhikası, s. 86

Okunma Sayısı: 1951
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Selman Toprak

    16.8.2024 14:34:26

    ON SEKİZİNCİ MESELE: Rivayette var ki: “Ümmetim istikametle gitse ona bir gün var.” Yani فٖى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُٓ اَلْفَ سَنَةٍ âyetinin sırrıyla bin sene hâkimane ve mükemmel yaşayacak. Eğer istikamette gitmezse ona yarım gün var. Yani ancak beş yüz sene kadar hâkimiyeti ve galibiyeti muhafaza eder. اَللّٰهُ اَعْلَمْ bu rivayet kıyametten haber vermek değil belki İslâmiyet’in galibane hâkimiyetinden ve hilafetin saltanatından bahseder ki ayn-ı hakikat ve bir mu’cize-i gaybiye olarak aynen öyle çıkmış. Çünkü Hilafet-i Abbasiye’nin âhirinde, onun ehl-i siyaseti istikameti kaybettiği için beş yüz sene kadar yaşamış. Fakat ümmetin heyet-i mecmuası ise istikameti kaybetmediğinden Hilafet-i Osmaniye imdada gelip bin üç yüz sene kadar hâkimiyeti devam ettirmiş. Sonra Osmanlı siyasiyyunları dahi istikameti muhafaza edemediğinden o da ancak (hilafetle) beş yüz sene yaşayabilmiş. Bu hadîsin mu’cizane ihbarını, Hilafet-i Osmaniye kendi vefatıyla tasdik etmiş.. 5.şua

  • Mücahit Kardeş

    16.8.2024 14:24:47

    "Merkez-i Hilafet olan İstanbul'u beş yüz elli sene bütün âlem-i Hristiyaniyenin karşısında muhafaza ettiren, İstanbul'da beşyüz yerde fışkıran envâr-ı tevhid ve o merkez-i İslâmiyedeki ehl-i imanın mühim bir nokta-i istinadı, o büyük câmilerin arkalarındaki tekyelerde 'Allah, Allah!' diyenlerin kuvvet-i imaniyeleri ve marifet-i İlahiyeden gelen bir muhabbet-i ruhanî ile cûş u huruşlarıdır." Mektubat Bu ifadelere göre, emevi ve abbasilerden sonra merkez-i hilafeti istanbul olan bir Osmanlı var. Osmanlıda hak değil de kuvvet hakimdi demek mümkün mü? Bir gayr-i müslime karşı mahkeme edilen ve eli kesilmesine karar verilen bir Fatih Sultan Mehmet varken, osmanlıyı kuvvetin hakim olduğu bir süreç olarak nitelendirmek çok yanlış olur kanaatindeyim.

  • Selman Toprak

    16.8.2024 14:00:59

    Ben Abdullah beyin istihracından şunu anlıyorum; asr-ı saadetten 500 seneye kadar hak hakim olmuş ve sonraki bin sene kuvvet hakim olmuş ve bu sebepten dolayı “benden sonra 1500 seneyi fazla geçmeyecek” ihbarının tahakkuk edebilmesi için bu zamandan itibaren bin yıllık bir süreç lazım ki tahribat tamir edilsin. Dolayısıyla yakın zamanda kıyamet beklemeye lüzum yok. Şimdi bu şekilde anlaşıldığında şöyle bir soru akla geliyor; Üstad hazretlerinin “…makam-ı cifrîsi 1506 edip, bu tarihe kadar zahir ve âşikârâne, belki galibane, sonra tâ ‘kırk iki (42)’ye kadar gizli ve mağlûbiyet içinde vazife-i tenviriyesine devam edeceğine remze yakın ima eder.” İfadelerini nasıl anlayacağız? Buradaki rakamlar da mı makam itibarıyladır?

  • Abdullah Tunç

    15.8.2024 17:14:49

    Makam itibarıyla verilen rekamlar herhangi bir tak vimle alakası yok.Birinci şuada makam-ı çifri ile çok şeyler yazılmıştır.Bazı ayetlerin makam-ı cifrileri Risale-i Nur'a baktığını Üstad'ımız izah ediyor.Ora ya bakılabilir.Muhakemat t 8 ve 9.mukaddemelerde izahı var.Şöyle bir taksi mat yapılıyor; Asr-ı Saadet ten 500 seneye kadar hak kuvvete hakimdir.Sonra gelen bin sene kuvvet hak ka hakim olmuş.Üstad'ı mız buna mazi diyor.Ve bin yıllık tahribat bu süre de oluyor.Bin sene daha hak kuvvete hakim olacak Bu bin yıllık tahribatı tamir edecek.Bunu bütün mah lukatın istediğini 9.mukad demede belirtiyor.Bakıla bilir. İlk yorumda sonra 1500 mazi olmuş yanlış yazılmış, doğrusu 1000 sene mazi olmuştur.

  • Mikail Yaprak

    15.8.2024 12:55:31

    Kâmil ağabeyin duâsına AMİN dedikten sonra, Abdullah Tunç ağabeyin; Kastamonu Lâhikasındaki “Âhirzamandan haber veren mühim bir Hâdîs”i nasıl anladığını da öğrenmiş olalım isterseniz.

  • Kamil Savasli

    15.8.2024 07:25:27

    Bilal'i Habeş Ağbiiim🌷👍✋ RN. Kuranın Hakikatlerinden cümlemize Anlamayı Ders almayı Yaşamayı nasib etsin🤲🤲🤲🌷🌷

  • Abdullah Tunç

    15.8.2024 05:47:13

    "Ümmetimin ömrü bin beş yüz seneyi pek geçmeye cektir" Hadis-i Şerifi ma kam itibarıyladır.Ve Kur'a nın hakimiyet yıllarıdır. Emevi ve Abbasi'lerle beş yüz sene Kur'an hakim ol muş, sonra bin beşyüz se ne mazi olmuş, bu süre kuvvetin hak'ka hakim ol duğu senelerdir.Bin yıllık tahribat derken bu zaman kast ediliyor.Muhakemat Sekiz ve dokuzuncu mu kaddemelerde bu konu detaylarıyla izah edilmiş tir.Hak veya Kur'an bin yıl Hak hakim olacak ki;bin yıllık tahribat tamir edilsin Makam tarihleriyle, rumi, hicri, miladi ve farisi tarihleri karıştırmamak lazım.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı