"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tarihin ihtişamı: Fatih Camii

Kübra ÜNÜVAR
07 Haziran 2018, Perşembe 00:24
İstanbul camilerinde Ramazan...

Fatih semtinde yaşamanın ayrıcalığından bahsetmiştim. Peki Ramazan ayında Risale-i Nur dershanelerinde kalmanın ayrıcalığından bahsetmiş miydim? Çünkü bunun sebeplerinden sadece birisi; ya yemekler size gelir ya da siz yemeklere gidersiniz. Yine yemeklerin bize geldiği günlerden biriydi. Çevre dershaneler toplandık. Sofralar kuruldu.

Uhuvvet dolu sohbetlerimizin ardından ezan okundu, oruçlar açıldı. Kafalardaki sorular teravih namazına gitmeyip sohbetimize devam mı etsek yoksa hep beraber teravih namazına mı gitsek? Bu ikilemi yaşarken ezana az kaldığını fark edip, vicdanlarımızın sesini dinleyerek en yakın camiye rotamızı çevirdik. Minaresinde gece bile kuşların cıvıltısının eksik olmadığı, sabah namazını kılarken sizi maneviyatla dolduran Fatih Camii'ydi rotamız. Her gün avlusundan geçtiğim cami bugün farklıydı sanki. Ya dâvâ kardeşlerimle geldiğim için ya da Ramazan ayı olduğu içindi.

Bir arkadaşımla ben, dışarıda kılmaya karar verdik namazı. Hasırlarımızı aldık, ezanı beklerken iç içe olduğum bu camiyi biraz daha araştırmak istedim, şöyle diyordu: “Banisi Fatih Sultan Mehmed olan yapı 1462 – 1470 yılları arasında mimar Atik Sinan'a yaptırılmış. Külliye olarak tasarlanan yapıda medrese, darüşşifa, tabhane, aşevi, kütüphane, hamam ve cami bulunuyor. Yapının inşasında seçilen alanın önemi büyüktür. Külliyenin ortasında caminin bulunması şehrin en önemli dini ve kültürel merkezini oluşturuyor. Yapının çevresindeki birimler doğru bir biçimde korunamadığından ve 1509, 1557, 1754 ile son olarak yıkıldığı 1766 depreminden sonra geçirdiği hasarlar sonucunda topluca günümüze ulaşamamıştır. Sultan III. Mustafa'nın emriyle yaptırılan bugünkü Fatih Camii, özgünlüğünü kaybetmiş ve günümüzdeki görünümünü kazanmıştır. 

Günümüze ulaşan kısım, minarenin kürsü kısmında taşa işlenmiş güneş saati ve iç avluda, pencere alınlıklarındaki bulunan bir çift çini panodur. Bu çini levhalardan birinde besmele, diğerinde ise Âyet'el Kürsi’den bir kısım yazılıdır. Caminin en çok ilgi çeken bir diğer bölümü ise hazire kısmı olmuştur. Bu bölüm başta Fatih Sultan Mehmed, eşi Gülbahar Valide Sultan ve Gazi Osman Paşa olmak üzere çok sayıda sadrazamın, şeyhülislâmın, müşirin, ilmiye mensubunun ebedî ikametgâhına ev sahipliği yapmış ve yapmaya da devam ediyor.” Fatih Camii eski özelliğini koruyamasa bile, benim için fethin sembolü niteliğinde. 

Her gün, Peygamber Efendimizin (asm) müjdelediği padişahın türbesinden geçiyordum, onun içindi belki de. Yine tefekküre dalmışken ezan okundu, bir teravih namazımızı daha eda etmek için, yağan rahmetle birlikte niyet ettik. 

Bir kez daha şükrettik; tarih kokan camilerimiz için, kardeşlerimiz için, Risale-i Nurlar için… Hepimizin, içinde bulunduğumuz nimetleri fark edebilmesi duâsıyla…

Etiketler: fatih cami
Okunma Sayısı: 2819
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı