03 Kasım 2012, Cumartesi
Milliyet gazetesinin, 28 Ekim’de başladığı Lütfi Tınç imzalı “Kemal’in Türkiye’si” başlıklı yazı dizisinin ilk bölümünden pasajlar:
Türkiye’de, değişik dönemlerin farklı koşulları altında, “Kemalizm” sözcüğüne farklı anlamlar yüklenmiştir. Bugün de, daha yaygın bir biçimde “Atatürkçülük” olarak tanımlanan “Kemalizm” kavramı, aslında “Kuvvayı Milliye” yıllarının mirasıdır. Kurtuluş Savaşı döneminde, İngiliz istihbarat raporlarından Lord Curzon’un yazışmalarına ya da Başbakan Lloyd George’un İngiliz Parlamentosu’nda yaptığı konuşmalara kadar, Türklerden hep “Kemalistler” diye söz edilir.
Kastedilen, Ankara Hükümeti, millî güçler ve Mustafa Kemal’in önderliğindeki siyasî harekettir. Daha sonraları Anglosakson dünyanın siyaset bilimcileri, dönemin ‘Yeni Türkiye’sine ilgi duyan Avrupalı yazarlar hep ‘Kemalist Türkiye’den söz ederler. Uluslararası kamuoyu, Osmanlı sonrası Türkiye’yi tarif etmek için, ülke adının önüne hep bu sıfatı ekler. Yeni ülke, “La Turquie Kemaliste” (Kemalist Türkiye) ya da “Kemal’in Türkiyesi” diye anılacaktır.
İşte bu çerçevede, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanlığı’na bağlı Matbuat Umum Müdürlüğü, 1934’te yayınına başladığı uluslararası tanıtım ve propaganda dergisinin adını “La Turquie Kemaliste” (Kemalist Türkiye ) koyacaktır.
Derginin kapakları tarandığında ise, “La Turquie Kemaliste” adıyla başlanan yayının altıncı sayıdan yirminci sayıya “La Turquie Kamâliste” biçimini aldığı; Aralık 1937 tarihli 21-22. sayıdan başlayarak, yeniden “La Turquie Kemaliste”e dönüldüğü ve Mart 1948 tarihli 49. sayı dahil “La Turquie Kemaliste” adının muhafaza edildiği görülür. Yani toplamı 38 sayıdan oluşan dergi külliyatının Haziran 1935’ten Aralık 1937’ye kadar süren iki buçuk yıl boyunca, 14 sayısı “La Turquie Kamâliste” adıyla yayımlanmıştır.
Ne olmuştur da, döneminin dünya kamuoyuna seslenen böylesi bir yayının adıyla oynanmıştır?
Bu dönem, Türkiye’de “Dil Devrimi”nin en ateşli dönemidir ve bu nedenle, “Kamâliste” sözcüğü de, birçok yayında olduğu gibi, bir süre “La Turquie Kemaliste”in kapağında da hükmünü sürdürür. Atatürk 1935 yılında, “Dil Bayramı” vesilesiyle yayımladığı telgrafta imzasını “Mustafa Kamâl” olarak atar. Dilde özleştirmenin, Öz Türkçe çabalarının bu en yoğun döneminde, (...) “Kemal adının Arapçadan gelme olduğunu ve Türkçe karşılığının ‘Kamâl’ olması gerektiğini” savunarak, Atatürk’ü ikna etmişlerdir. (...)
Bir “düşünce sistemi” olarak da, Kemalizm, yine “Kamâlizm” versiyonuyla ilk kez, CHP’nin 1935’te, 9-16 Mayıs tarihleri arasında toplanan 4. Kurultay’ında karşımıza çıkar. Bu kurultayda kabul edilen “1935 Programı”nın giriş bölümünde, “Altı Ok” ilkeleri ayrıntılı bir biçimde ele alındıktan sonra, “Partinin güttüğü bütün bu esaslar, Kemalizm prensipleridir” denilecek ve “Kemalizm” kavramı, Atatürk’ün de katıldığı bu kurultayda, ilk kez resmî olarak tanımlanacaktı.
(...) Haziran 1943’teki 6. Büyük Kurultay’da CHP, “Kemalizm prensipleri” kavramını programdan çıkaracaktır. Ama neyse ki, (...) “La Turquie Kemaliste” dergisinin adı değişmeyecektir!
Okunma Sayısı: 2866
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.