Okuyucularımızdan İbrahim Yılmaz, son orman yangınlarıyla ilgili Youtube yayınımız için yaptığı yorumda “1999’daki 17 Ağustos depremi 28 Şubatçıların foyasını ortaya çıkarmıştı. Bu orman yangınları da takkeli 28 Şubatçıların boyasını döktü” demiş.
28 Şubat hukuksuzluklarının zirve yaptığı bir dönemde meydana gelen 17 Ağustos depremi sonrası ne olmuştu; hatırlayalım.
Keyfî ve hukuksuz uygulamalara tamgaz devam eden zihniyetin pençesindeki devlet, 20 bine yakın insanımızın can verdiği depremde tam anlamıyla dökülüp çuvallamış; ama bu haldeyken bile, yardım için müthiş bir hızla harekete geçen gönüllü ve sivil organizasyonların bu dinamizminden rahatsız olmuş ve engellemek için çok uğraşmıştı.
Ve “İrtica depremi de istismar ediyor” bahanesiyle elinden geleni ardına koymamıştı.
Aradan 22 sene geçti. 17 Ağustos’un yeni bir yıldönümüne sayılı günler kala ülkenin bir numaralı gündemi orman yangınları.
Yangınları önleyici tedbirlerde de, yangın söndürme çalışmalarının organizasyonunda da yine sınıfta kalan bir yönetim mevcut.
İktidar güya 28 Şubat’ın gadrine uğramış kadrolarda. Ama bilhassa 15-20 Temmuz sürecinde ve özellikle de tek adam rejimine geçildikten sonra tırmanan hukuksuzluklar, “28 Şubat döneminde yapılmak istenip de yapılamayanlar şimdi yapılıyor” dedirtiyor.
İşin enteresan tarafı, bir taraftan hukuksuzluklar ısrar ve inatla sürdürülüp tırmandırılırken, afet ve felâketlerde de 28 Şubat’takine benzer reflekslerin sergileniyor olması.
Son örneği, orman yangınlarında iktidarın ortaya koyduğu görüntü. Yangınları söndürmek için hayatlarını feda etmeyi göze alarak ve feda ederek canla başla çalışan fedakâr görevlilerin cansiperane gayretleri her türlü takdirin üstünde. Allah hepsinden razı olsun. Ama özellikle yangın söndürmek için hayatî bir önem taşıdığı bu defa çok daha iyi anlaşılan hava desteği konusunda ilgili kurumlarla iktidarın gösterdiği hantallık akıl alır gibi değil.
Keza yardım teklif ve kampanyaları karşısındaki kompleksli tepkiler de, 28 Şubatçıların halet-i ruhiyesini yansıtıyor. Sadece isim ve kelimeler değişmiş, özde değişiklik yok.
Tek adam rejiminin zırhına bürünerek devam eden 28 Şubat’ı bitirmenin tek yolu ise seçim.