Hz. Mevlânâ, Allah’ın yarattığı bütün canlılara karşı merhamet sahibi idi.
Bir gün Nefîsüddîn Sivâsî’ye bir kuruş verip ekmek aldırdı.
Ekmeği eline alıp yıkılmış ve terk edilmiş bir eve gitti.
Nefîsüddîn de gizlice onu tâkibe başladı. Sonunda, Mevlânâ’nın o ekmeği yeni yavrulamış bir köpeğe kendi elleriyle yedirdiğini gördü.
Mevlânâ dönüşünde, Nefîsüddîn’in kendisini tâkib ettiğini anlayıp; “Bu hayvan yedi gündür açtır ve yavrularına şefkatle bakmış ve hiç yanlarından ayrılmamıştır. Resûlullah Efendimiz (asm) bir hadîs-i şerîflerinde; ‘Merhametlilerin en büyüğü olan Allahu Teâlâ, kullarından merhametli olanlara merhamet eder. Ey ümmet ve Eshâbım! Siz de O’nun yarattıklarına merhamet ediniz ki, size de semâ ehli merhamet etsin’ buyurdu.”
Nefîsüddîn bu sözler üzerine ağlayarak Mevlânâ’nın ellerini öptü ve “Hayvanlara bile bu kadar merhametli olan siz, tabiatıyla ahbâb ve dostlarınıza da merhamet edersiniz.” dedi.
Bunun üzerine Mevlânâ; “Evliyâullahın merhameti pek çoktur; bütün mahlûkâta ve ahbâblarına da şüphesiz merhamet eder.” buyurdu.