Ekmeğini-aşını bir başkasıyla paylaşmak bizim kültürümüzde hatta, dinimizde var olan muazzam bir duygudur.
Paylaşmak varlığımızı bir başkasıyla yaşamak demek... Hayatı anlamlı kılar, uzak yakın olur.
Sevgiler kat kat büyür paylaştıkça.
Emek, umut ve yarınlara ümidi olanlara sunulmuş taze bir güven demektir paylaşmak.
Biz dertlerimizi, sevgimizi, aşımızı yani yemeğimizi paylaşarak bu günlere kadar gelebildik.
Kardeşliği, dostluğu ve dahi teselliyi sevinci herşeyi paylaşırız hep birlikte.
Özlemi paylaşmak, hürriyeti paylaşmak, aldığımız havayı paylaşır gibi sabrı paylaşmak… Tesellisi kalmamış olan biçarelerle dermanı paylaşmak güzeldir.
Namaz sonrası duâyı paylaşmak ne güzeldir…
Şu Rahmet çağrısı ne kadar manidar:
“Sevdiğiniz şeylerden Allah için harcamadıkça iyiliğe eremezsiniz, her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir!” (Al-i İmran, 92)
“Sizden birisi kendi nefsi için istediğini, kardeşi için de istemedikçe olgun mü’min olamaz” (Buhari, İman 13)
“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman,diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulur, hasta uzvun ıztırabını paylaşırlar. ” (Buhari, Edeb 27)
“Komşusu açken kendisi tok yatan gerçek mü’min değildir” (Müslim, İman 74)
*
Paylaşmak için o kadar çok bahanemiz var ki.
Atamız bir, dinimiz bir, kıblemiz bir, memleketimiz bir... Bir, bir... Binlerle biriz biz.
Ne diyor Kâinatın Efendisi (asm);
“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğunda, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Müslim, Birr)
Devamında:
“Müslümanın Müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selâmı almak, hastayı ziyaret etmek, cenazeye iştirak etmek, dâvete icabet etmek, aksırana “yerhamukellah” (Allah sana merhamet etsin) demek.” (Buhârî, Cenâiz 2)
Rabbim, bizi ayırmasın. Sevgimizi, birliğimizi herşeyimizi paylaştıranlardan eylesin.