Doğruluğun en önemli parçalarından biri ahde vefa, yani sözünde durmaktır.
Sözünde durmak sayesindedir ki, insanlık meyvesini verir, hayat düzene girer, cemiyette güven ve huzur ortamı doğar, toplum ve milletler birbirlerine güvenle bakarlar.
Bu duygunun sarsıldığı yerlerde huzur kaybolur, hayatın zevk ve tadı kaçar. Çünkü herkes birbirini aldatmaya, kuyusunu kazmaya, tuzaklar kurmaya çalışırlar.
Peygamberimiz (asm) daha peygamber olmadan önceki yıllarda bile bu güzel huyuyla tanınıyordu. O yıllarda bir arkadaşıyla buluşmak üzere anlaşmış, onu tam üç gün beklemiş, üç gün sonra hatırına gelen arkadaşı sözleştikleri yere gittiğinde onu bekler vaziyette bulmuştu.
Peygamberimiz (asm) sadece şöyle demekle yetinmişti:
“Ey delikanlı! Bana sıkıntı verdin. Üç gündür seni burada bekliyorum.” Resulullah sadece sözleşme ve antlaşmalarına sadık değil, dostlarına, dostlarının dostlarına ve onlarla ilgili olanlara kadar gittikçe genişleyen engin bir vefaya sahipti.
Aradan yıllar geçse bile iyilikleri unutmaz; tanıdıklara, dostlara yakın ilgi ve hürmet gösterirdi.