14 Aralık 2013, Cumartesi
Risale-i Nur okurken yaşanan zevkli ve lezzetli yolculuğun yanı sıra okuyucuları bazen hazmedilmesi zor bahisler karşılar. Bu bahislerin zor gözükmesi, anlaşılamaması, ya da kısmen anlaşılması okuyucunun teknik bazı bilgileri bilmemesinden yada İslâmî literatüre ve İslâm kültür mirasına hâkim olamamasından ya da en azından temel düzeyde bilgi sahibi olmamasından kaynaklanır.
Risale-i Nur’un bazı bölümlerinin başında düşülen “Gayet müdakkik âlimlere mahsustur” notu; bu bölümlerin “müdakkik âlimlerce” şerh edilmesini zorunlu kılar. Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri Kastamonu Lâhikası’nda “Sizin vazifeniz devam ediyor” diyerek, Risale-i Nur’un bazı bölümlerinin izah, şerh ve tevil, hatta telif edilmesini vasiyet etmiştir. İşte bu teşvikle hareket eden Hakan Yalman; Risale-i Nur Külliyatı’nda 30. Söz’ün İkinci Maksad’ı olarak yer alan “Tahavvülat-ı Zerrât” bahsini şerh etmeye cehd etmiştir, Yeni Asya Neşriyat’tan çıkan “Kuantum Dilinde Kâinatın Hecesi” adlı çalışmasıyla.
Bu kitabı önemli kılan Allah’ın kâinatı nasıl yarattığı ve halen nasıl yaratmaya devam ettiğinin ispatı olan bu son derece önemli bahsin üzerinde çalışılan öncü ve tek eser olmasıdır.
Yazar “Tahavvülât-ı Zerrat” bahsini cümle cümle, bölüm bölüm, her bölümü ayrı bir başlık altında ele alıp Modern Fiziğin bulgularıyla yorumlamıştır.
Kitap zerrenin tarifi ve atomun yapısının tarifi ile başlar. Zerrelerin varlık âlemine girip nasıl anlamlı birer tablo oluşturduklarını Risale-i Nur bakış açısıyla Allah’ın yaratma keyfiyeti olarak “ibda” ve “inşa” boyutu ile açıklar.
Nakkaş-ı Ezelî ve Kalem-i Kudret bahislerini izah eden yazar, zerreyi Nakkaş-ı Ezelî’nin Kudret Kaleminin ucu olduğunu, Kuantum Fiziğinin bulguları ile açıklar. Newton fiziğinin uzantısı olan Pozitivizm, Darwinizm ve Determinizmin iddialarını Said Nursî’nin nasıl çürüttüğünü Modern Fiziğin bulgularıyla izah eder.
Okuyucuların anlamakta zorluk çekebilecekleri ve bir çok İslâm âliminin izah etmeye çalıştığı “İmam-ı Mübin, Kitab-ı Mübin, Levh-i Mahv, İspat, Levh-i Mahfuz-ı Azam” gibi kavramları Said Nursî Hazretleri’nin farkıyla izah eder ve bu kavramları “Levh-i Mahfûz kâinat kitabının manalarının toplandığı bütün; İmam-ı Mübîn bu manaların kaydedildiği CD; Kitab-ı Mübîn ise bilgisayarda çalıştırılan CD’nin bilgisayar ekranındaki görüntüleri gibidir” diyerek örneklendirmeye çalışır.
Sonuç olarak; varlığı ve Yaratıcının zerrelerle çizdiği kâinatı anlamlandırmada, yaratılış keyfiyetini meşk etmede, son derece önemli olan Tahavvülat-ı Zerrât Risalesi’ni bizlere daha anlaşılır bir şekilde sunan yazara teşekkür ediyorum. İnşaallah Risale-i Nur’un demir leblebi gibi duran bahislerinin şerhine öncülük eder ve böyle nitelikli kitapların sayısı artar.
Okunma Sayısı: 1838
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.