Senelerce üniversitede öğretmenlik eğitimi alıyorlar. Mezun olduktan sonra yine en az bir senelerini öğretmen olabilmek için girdikleri KPSS’ye harcıyorlar, en az diyorum, çünkü bu sınava yıllarca giren, iyi puan aldığı halde ataması yapılmayan (kimisine göre atanamayan) on binlerce öğretmen adayı var.
Ağustos ayında gerçekleştirilen ilk atamada atanamayan, umudunu Şubat atamasına bağlayan öğretmen adayları... Hemen her akşam ‘sosyal medya’da karşımıza çıkan “Şubatta 40 bin atama” isteğini dile getiren öğretmen adayları... 2015 Şubat’ında yapılması muhtemel öğretmen ataması özelinde genel bir eğitim eleştirisi yaptık. Beraberce okuyalım...
Atama bekleyen öğretmenlerin umudu devam ediyor. Hemen her seçim öncesinde öğretmen ataması yapan hükümetin 2015 seçimleri öncesinde de atama yapacağını düşünen öğretmen adayları, sosyal medya üzerinden seslerini duyurmaya çalışıyor. Normal şartlarda Haziran 2015’te gerçekleştirilmesi gereken ‘Genel Seçim’in, Haziran ayında KPSS, LYS vb. sınavlar dolayısıyla öne çekilme ihtimali belirdi. Bu ihtimal, atama bekleyen öğretmenlerin Şubat ayında yapılması muhtemel öğretmen ataması için umutlarını arttırdı.
Şubat’ta neden atama yapılıyor?
Şubat atamaları, Ağustos ayında gerçekleştirilen öğretmen atamalarının devamı olarak görülüyor. Dönem içinde kadrolu öğretmenlerin şehir içi ve şehirler arası tayinlerinin tamamlanmasının ardından boşalan kadrolar Şubat ataması ile doldurulmaya çalışılıyor. Bu sebeple hemen her yıl Şubat ayı içerisinde Ağustos atamalarına ek olarak 10 bin civarında öğretmenin ataması yapılıyor. Şubat atamalarına tek istisna, 2013 Şubat dönemi oldu. Bu dönemde atama bekleyen öğretmenler sükût-u hayale uğradı. Zira, dönemin Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in çeşitli hakaretlerine maruz kalan atama bekleyen öğretmenler, o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan da bol bol tavsiye dinledi. Atama bekleyen öğretmenlere, “Ben sizi aldatan olmayacağım. Tekrar imtihanlara girin, hakkınızı kazanın. Şubat ataması diye bir şey yok, sizi aldatmayalım. Ağustos’ta atama yapacağız, ama kazanan için yapacağız” diyerek bundan sonra Şubat ataması diye bir uygulamanın yapılmayacağını söylemişti. O dönem Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de bu konu için bütçe ayırmadıklarını açıklaması üzerine, atama bekleyen öğretmenlerin hayalleri suya düşmüştü. Ertesi yıl (yani 2014’te) 30 Mart seçimleri öncesine denk gelen Şubat ayında ise öğretmen atamaları neredeyse hiç tartışılmadan hemen gerçekleştirildi.
Umutlar sömürü malzemesi yapılmamalı
Her insan emeğinin karşılığını almak ister. Yıllarca üniversite sıralarında dirsek çürütmüş, meslek formasyonu almış insanlar Kamu Personeli Seçme Sınavına tabi tutuluyorlar. 2002 yılında henüz yeni kurulmuş ve Türkiye için bir “umut” olarak lanse edilen AKP’nin Genel Başkanı şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2002 Haziran’ında Gaziantep’te düzenlediği mitingdeki sözlerine bir gözatalım. Öğretmen istihdamı için dönemin Başbakanı merhum Ecevit’e yüklenen Erdoğan şunları söylemiş: “Yahu bir sürü bölüm öğretmeniniz boşta geziyor. Resim öğretmeni matematiğe, müzik öğretmeni beden dersine giriyor. Niye? Öğretmen ihtiyacı var. Ama bakın ki işe bunlar bir de sınavla öğretmen alıyor (koalisyona, Ecevit’e yükleniyor) O zaman niye okutuyorsun bu öğrencileri, yazık değil mi? Öğretmen almıyorum de bu evlâtlarım okumasın boşuna, ama biz iktidar olunca inşallah boşta öğretmen adayı olmayacak.”
Sayı yüzbinlere çıktı
Sonuç? AKP iktidarının 12. yılını devirip 13. yılını yaşadığımız şu günlerde KPSS’ye girerek atama bekleyen öğretmenlerin sayısı 250 bini geçti. Yıllar geçtikçe çığ gibi büyüyen bir problem. Bunun sebebi de yine dönemin Başbakanını eleştiren bugünün iktidarıdır. Her vilayete üniversite (aslında kalite olarak birkaçı dışında “Yüksek Lise” diyebiliriz) açmakla övünen AKP hükümeti, gençler üretime geç katılsın diye böyle bir hamle düşünmüş. Bu şekilde rakam olarak işsizlik oranı düşmüş gibi görünse de ortaya atanamayan binlerce öğretmen, dahası üniversite okumuş yüzbinlerce işsiz üretilmiştir. Bir yerden kapamaya çalışırken bir yerden patlak veren çürük bir proje. Bugün hâlâ adını bile bilmediğimiz üniversiteler de okuyan binlerce öğretmenlik bölümü öğrencisi sırayla bu cenderenin içine atılacağı günü beklemekte.
Her seçim öncesi “atama müjdesi” verildi
Geçen zaman içerisinde insanların ekmek hayalini oy fırsatına çeviren hükümet, “Ağustos ve Şubat atamalarını” beklemeden ara atamalar da yapmaya başladı. Yine kendi icadı olan “Sözleşmeli öğretmen” garabetini de oya tahvil etmesini bilen AKP hükümeti, Kasım, Aralık, Haziran, hatta yeni KPSS’nin yapılmasına 1 hafta kala bile atama gerçekleştirdi. 2012 yılında seçim yok diye ara atama gerçekleştirmeyen AKP hükümeti, insanların umudunu oy fırsatına nasıl çevirdiğini 2014 Mart ayında gösterdi. Bir önceki sene bizzat Erdoğan’ın kendi ağzıyla söylediği “bundan sonra Şubat ataması yok. Tek atama var. O da Ağustos’ta” ifadelerine rağmen, 2014 Şubat’ında atama gerçekleştirildi. Yanlış anlaşılmasın “neden atama yapıldı?” demiyorum, “İnsanların geleceği oy hesabına kurban edilmesin” diyorum.
Alan değişikliği branş öğretmenlerini mağdur etti
2013 yılı içerisinde norm fazlası sınıf öğretmenlerini değerlendirmek ve açık olan branş kadrolarını doldurmak için öğretmenlere alan değişikliği hakkı verildi. 4+4+4 sistemine geçilmesiyle beraber 1 sınıfı eksilen sınıf öğretmenlerinin birçoğu sınıfsız kaldı. Ortaya çıkan öğretmen fazlasını eritmek ve diğer branşlardaki öğretmen açığını gidermek için MEB’in bulduğu dâhiyane çözüm ise alan değişikliği oldu. Yani yıllarca sınıf öğretmenliği üzerine eğitim görmüş, senelerdir sınıf öğretmenliği yapmış insanlar, bir gecede İngilizce, Tarih, Coğrafya, Beden Eğitimi öğretmeni oluverdi. Uygulama bu yönde olunca atama bekleyen öğretmenlerin durumu iyice karıştı.
Atama dönemlerinde hangi branşa ne kadar öğretmen atanacağı, o branşta var olan öğretmen açığı dikkate alınarak yapılır. 42 bin sınıf öğretmeni alan geçişi yapınca branşların ihtiyaçları da değişti. Böylece bazı branşlardaki alımlar ciddî oranda düştü. Bir anda 42 bin sınıf öğretmeninin alan değiştirmesi, bu sefer de sınıf öğretmenliğinde açıklara sebep oldu. MEB’in plansız adım atmasının sonucu 42 bin sınıf öğretmeni farklı branşlara geçiş yaparken, sonraki atamalarda binlerce sınıf öğretmeni ataması yapıldı. Böylece farklı branşlarda atama bekleyen öğretmenler mağdur edildi.
Adalet istiyorlar
Her geçen yıl umutlarını kaybettiklerini belirten atama bekleyen branş öğretmenleri, siyasilerin verdikleri sözleri unutmalarından şikâyetçi. Siyasilerin seçim dönemlerinde kendilerini hatırlayıp oy için kapılarını çaldığını ve çeşitli sözler verildiğini kaydeden öğretmen adayları, “Müjde beklentisi oluşturuluyor, herkes amacına ulaşınca bizlere yine sırtlar dönülüyor. Biz hepsinin farkındayız” diyorlar. Buna dur demek için örgütlenme ihtiyacı duyduklarını belirten branş öğretmenleri, “Örgütleneceğiz ve nerede bir haksızlık yapılmışsa orada hep beraber bulunacak ve savaşacağız” diyerek motive oluyorlar. Branşlar arasındaki geçişi bir mesleğin diğer bir mesleğe saldırısı olarak değerlendiren öğretmenler, yapılan uygulamanın eğitimdeki “kalitesizliğin” önemli bir göstergesi olduğunu iddia ediyorlar. Haksız da değiller aslında.
Bugüne kadar 31 intihar vak’ası
İnsanın kendi hayatına kastetmesi her ne kadar kabul edilmese de atanamadığı için girdiği bunalımdan çıkamayan 31 öğretmen adayının intihar ettiği haberlere yansıdı. İlki 2007 yılında meydana gelen intihar vak’aları birbiri ardına devam etti.
—DEVAM EDECEK —
Gökhan Yılmaz
[email protected]
mgokhanylmz