Yeni Zelanda’nın Christchurch şehrinde iki camiye düzenlenen ve 50 kişinin şehit olduğu, 50 kişinin de yaralandığı terör saldırısı sonrası yaşananlar yeni bir pencerenin açılmasına vesile oldu.
Muhtemelen terör saldırısını planlayan ve uygulayanlar bir ayrışma, bir çatışma ve ‘ihtilâf’ların ayyuka çıkmasını istiyordu, ama Allah’ın izniyle tam tersi oldu. “İslâmdan korku”yu tetiklemek için yapılan iş, “İslâmı doğru tanıma ve sahiplenme”yi netice verdi ve inşallah daha güzel neticeler de verecek.
Yeni Zelanda’dan açılan bu yeni pencerenin bir sebebi de Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern’ın tavrı oldu. Çirkin katliâmdan sonra ortaya koyduğu tavır bütün dünya nezdinde kabul gördü ve takdir edildi. Teröristi meşhur etmemek için adını dahi anmadı ve Müslümanlara sahip çıktı. Ayrıca ihtilâf çıkarmak isteyenlere prim vermedi. Hemen şehit olanların ailelerini ziyaret etti ve samimî bir şekilde taziyede bulundu. Bunu yaparken de saygısını göstermek adına başörtüsü takmayı tercih etti. Bütün bunlar dünyayı sarsan bir krizin nasıl yönetilmesi gerektiği hususunda bütün liderlere, bütün insanlara mesaj oldu.
Yeni Zelanda’da yaşanan katliâmdan sonraki ilk Cuma günü de (22 Mart 2019) bazı ilkler yaşandı. Müslümanlara destek için Cuma ezanı, devlet kurumları Radyo Yeni Zelanda (RNZ) ve Yeni Zelanda Televizyonu (TVNZ) aracılığıyla canlı yayınlandı. Ezanın ardından terör saldırısında şehit olanlara için 2 dakikalık saygı duruşunda bulunulmuş.
Terör saldırısının ardından aldığı tedbirlerle takdir toplayan Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, Christchurch’deki ‘Hagley Park’ta kılınan Cuma namazına katılmış ve namaz öncesindeki kısa konuşmasına Hadis-i Şerif okuyarak başlamış. Jacinda Ardern şöyle demiş: “Peygamber Muhammed dedi ki ‘karşılıklı şefkat, merhamet ve sempatileri ile inananlar tek bir beden gibidir. Vücudun herhangi bir kısmı acı çekerse, tüm vücut acı hisseder.’ Yeni Zelanda’da sizinle. Yasta, biz biriz.” (AA, 22 Mart 2019)
Okunan ezanın ardında hutbeye çıkan Alnoor Camii İmamı Gamal Fouda, Başbakan Ardern, hükümet ve Yeni Zelandalılara desteklerinden dolayı teşekkür ettiği konuşmasında bilmana şöyle demiş:
“Yeni Zelanda ve komşu ülkeleri de dahil olmak üzere tüm dünyadaki hükümetleri nefret söylemine ve korku politikalarına son vermeye çağırıyoruz. 50 kişinin şehit edilmesi ve 42 kişinin yaralanması bir gecede gelmedi, bazı siyasî liderlerin, medya kuruluşlarının ve diğerlerinin Müslüman karşıtı söyleminin bir sonucuydu. Geçen haftaki olaylar, terörizmin rengi olmadığını, ırkının olmadığını ve dinlerinin olmadığını kanıtlıyor. Beyaz üstünlüğün ve sağ kanat aşırıcılığının yükselişi insanlık için büyük bir küresel tehdittir ve bu şimdi sona ermelidir. Müslüman ve gayrimüslim kardeşlerime bugün (bu programa) katıldıkları için teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca bu zor zamanlarda destek ve yardımımıza gelen uluslar arası misafirlerimize de teşekkür ediyorum. Hepimiz merhamete sığınalım. Allah, barış, güvenlik ve refah versin.”
(https://thespinoff.co.nz/society/22-03-2019)
Yeni Zelanda genelinde yapılan törenlerde, Başbakan Ardern’in çağrısı üzerine, çok sayıda Yeni Zelandalı kadın sembolik başörtüsü takarak Müslümanlara destek vermiş. Avustralya’daki camilerde gıyabî cenaze namazı kılınarak şehitler duâlarla anılmış.
İnşallah daha önce şahit olduğumuz üzere bu felâketten de bir saadet çıkacak ve merakla fıtrat dini İslâma koşanların sayısı artacak.
Yeni Zelanda penceresi hep açık kalsın ki İslâm korkusu dağılıp kalpler fethedilsin inşallah.