Büyük şehirlerin en önemli meselelerinden biri de içme suyu ihtiyacının karşılanmasıdır. Bazı şehirlerimiz su yönünden zengin değil. Gerçi evlerdeki musluklardan su akıyor, ama çoğu yerde bu suların içilemediği de bir gerçek.
Esasında, musluk sularının içilebilir olması kaliteli şehir olmanın gereğidir. Yakın zamana kadar musluklardan su içmeyenler ‘gururlu insan’ gözüyle bakılır ve icabında kınandı. Şimdilerde ise sadece dışarda değil, evlerimizde de ‘paket su’ içer hale geldik. Bu kötü alışkanlık o derece yaygınlaştı ki buz gibi temiz ve soğuk kaynak sularının aktığı yaylalarda dahi artık ‘şişe su’ içiliyor.
İstanbul içme suyu noktasında problemli şehirler arasında. Son aylarda barajlardaki su miktarında ciddî bir azalma olduğu uzmanlarca ifade ediliyor. Duâ edelim de inşallah rahmet bulutları gelsin ve barajları doldursun.
İstanbul’un su konusunda neredeyse tamamen dışa bağımlı bir şehir haline geldiğine dikkat çeken Çevre Mühendisi Prof. Dr. Cemal Saydam, “Melen Havzası (Düzce ilinde bir bölge) kuruduğunda ne olacak? Kıyı kentlerindeki yapılaşma modeli yanlışlarla dolu. İstanbul gibi dev binaların olduğu merkezlerde ısı adası oluşumları görülüyor. Kıyıda 5-10 katlı binalar hemen arka cadde de 5 kat. Su kaynakları mutlaka koruma altına alınıp, geri dönüş tesisleri kurulmalı” demiş.
Kanal İstanbul projesinin hayata geçirilmesi durumunda elde kalan az sayıdaki su kaynağının da büyük tahribata uğrayacağına da dikkat çeken Prof. Saydam’ın bir tesbiti de şöyle: “Diyelim ki kanal projesi hayata geçti ve ikinci bir boğaz açıldı. İstanbul ada haline gelecektir. Kanal tatlı su kaynaklarının önüne barikat olacak. Boru döşeyerek suyu bir yere kadar taşıyabilirsiniz. Gelecekte tatlı su kaynaklarımızın yüzde 50’sini kaybetme riskimiz var. Sızıntı olursa, yeraltı suyu havzaları bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde tuzlanır.” (Milliyet, 16 Kasım 2019)
Su temini kolay bir iş değil. Bu bakımdan çevre, ağaç ve inşaat işleri yaparken çok dikkatli olmak icap eder. İstanbul’u bir baştan öbür başa yüksek kulelerle donatanlar dolaylı olarak susuzluğa sebep olduğunu biliyorlar mı? İstanbul’a yağması muhtemel olan yağmurun başka illere gitmesine sebep olan işler savunulabilir mi? Temiz suyu olmayan bir büyük şehir, insanların yaşamak için tercih ettiği şehirler arasında yer alabilir mi?
Kanal İstanbul Projesinin su kaynaklarına zarar verme ihtimali pek dile getirilmiyor. Hele hele ‘bir kısım medya’ şimdiye kadar bu konuya hiç girmedi. Demek ki hadise belli bir noktaya geldiğinde gerçekleri gizleme imkânı kalmıyor olacak ki, projenin su kaynaklarına zarar verebileceği dile getirilmeye başlandı.
Bu meseleleri ‘sudan meseleler’ diye hafife almak doğru olmaz. Gün gelir bir damla suya muhtaç hale gelebiliriz. Böyle feci durumlara düşmemek için bugünden gerekli tedbirleri almak ve su kaynaklarını mutlak surette korumak durumundayız. Rant, para, pul, kule ve benzeri dünyevî işler için sularımızı kirletmeyelim ve kirletenlere müsaade etmeyelim vesselâm.