Avrupa’nın yekpare olmadığı, ‘iyiler’ ve ‘kötüler’den meydana geldi, “Birinci Avrupa” ile “İkinci Avrupa”nın mücadele ettiği hemen her gün yeni hadiselerle tasdik ediliyor.
“İkinci Avrupa” anlayışını taşıyan ‘kötü’leri hatırlatan bir haber: Avusturya’da aşırı sağcı hükümetin, ilkokullarda başörtüsünü yasaklayan yasa tasarısı, salt çoğunlukla basit yasa olarak meclisten geçti. İlkokullarda başörtüsünü yasaklayan yasa tasarısını, anayasa hükmünde kanun olarak meclisten geçirmeyi hedefleyen aşırı sağcı hükümet, özellikle muhalefette yer alan Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) ve Yeni Avusturya Partisi’nin (NEOS) yasağa karşı oy kullanması dolayısıyla, basit kanun olarak geçmesini sağlayabildi. Sebastian Kurz liderliğindeki aşırı sağcı hükümetin üçüncü kez meclise taşıdığı yasa tasarısı, anayasa hükmünde kanun olarak çıkartılamadı. Basit yasa olarak mecliste kabul edilen başörtüsü yasağı için Anayasa Mahkemesi’nde iptal başvurusu yapılabiliyor. “İlkokul öğrencilerinin 10 yaşına kadar, başlarını örtecek şekilde dini inançları temsil eden kıyafetleri giymesi yasaklanmıştır” ifadesine yer verilen yasa tepkilere sebep olmuş. (AA, 9 Mayıs 2019)
Şimdi de “Birinci Avrupa” anlayışına örnek olan “iyi”lerin yasağa karşı tavrına bakalım: Avusturya’da bağımsız Milletvekili Martha Bissman, ilkokullarda yürürlüğe sokulmak istenen başörtüsü yasağına tepki göstererek, “Başörtüsü üzerinden toplumu kutuplaştırıyorlar” demiş. Yasa tasarısının görüşüldüğü meclis genel kurulunda bir konuşma yapan bağımsız Milletvekili Martha Bissman, (...) aşırı sağcı hükümetin çocukların gelişimini gerekçe göstererek başörtüsünü yasaklamak istediğini, bu durumun gerçeği yansıtmadığını, yasanın başörtüsünü hayatın bütün alanlarından çıkartmak için atılmış ilk adım olduğunu söylemiş. (...) Bissman, kadınların kıyafetlerini siyasetçilerin belirleyemeyeceğini, başörtüsünün baskıyla takılmasına karşı olduğu gibi yasaklanmasına da karşı olduğunu hatırlatmış. Konuşmasının bir kısmını başörtüsü takarak sürdüren Bissman, “Evet bana bakın, sizce ne değişti? Hâlâ vekil değil miyim? O özgür, feminist ve mezhebe bağlı olmayan kadın değil miyim? Müslüman kadınlardan çok şey öğrenebiliriz” ifadelerini kullanmış.
Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen’in “Artan İslamofobi sebebiyle ileride birçok kadının başörtülü kadınlarla dayanışma sergilemek için başörtüsü takacağı” yönündeki ifadelerini hatırlatan Bissman, “Biz Müslüman vatandaşlarımızla dayanışma içindeyiz, onları yalnız bırakmıyoruz. Birlikte durarak bizi bölmelerine müsaade etmeyeceğiz” ifadesini kullanmış. Mecliste konuşmaları izleyen başörtülü kadınları gösteren Bissman, Müslüman kadınların Avusturya’ya önemli katkılar sağladığını vurgulayarak, ülkede Müslüman kadınlarla konuşmak yerine onlar üzerinden konuşmalar yapıldığını sözlerine ekledi. (AA, 16 Mayıs 2019)
“Birinci Avrupa” yani “iyiler”e güzel bir misal olan bu vekil aklışlanmaz mı? Avrupa’da ya da dünyadaki bütün ülkelere ve hadiselere tek pencereden bakıp tamamını ‘kötü, fena, Müslüman düşmanı’ olarak gören ve buna göre iş tutanlar büyük bir cinayet işlemiş olmaz mı? Avusturya meclisinde başörtüsü takarak Müslümanların ve başörtülü hanımların hakkını, hukukunu savunan bu vekili ve benzerlerini görmezden gelebilir miyiz?
Tekrar dikkat çekmek gerekir ki başörtüsü takarak Mümlüman kadınların hakkını savunan vekil Türkiye’de ya da başka bir Müslüman ülkede değil, ‘İslâmdan korku’nun en fazla olduğu ülkelerden biri olan Avusturya’da yaşanıyor. İnşallah bu güzel haberlerin sayıları her geçen gün daha da artar. Maşallah, barekallah...