"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gönülden vermek

Ertuğrul BERK
29 Mayıs 2016, Pazar
Hani derler ya, yarını bugünden yaşamak… Bilmiyorum nasıl olacak, ama her halde bir gönül aydınlığı ve şuur açıklığıyla olacak bu.

Önce görecek insan, duyacak, fark edecek. Baştanbaşa güzelliklerle dolu bir dünyada, bir kâinatta yaşadığını. Sonra sarılıp sarmalandığını rahmet tarafından… Kimini göz görür bu güzelliklerin, kimini kulak işitir. Kimi ağız tarafından tadılır, kimi akılla anlaşılır, kimi ruhla hissedilir. Ama hepsi de bütün bir kalple sevilir bu güzelliklerin. Çünkü her biri sınırsız bir ilmin ve sınırsız bir güzelliğinden bir parıltıdır ancak. İşte bu güzellikleri sezene, bu güzellikleri anlayana merhaba…

Her an her köşesinde bir şeyler tazelenir, bir şeyler yenilenir bu dünyanın. Evet, hiçbir şey aynı değildir. Nasıl ki bir küçük çocuk atlıkarıncada giderken annesine babasına merhaba der, yüzü gülüp el sallar; esasında büyük bir ders verir o bize. Demek ki her defasında gözlerimizin içine bakan, muhabbetle bakan o yüzde tazelenen bir bakış vardır, o bakışa bir selâm vardır. Sahabe misali her defasında yüz yüze göz göze gelindiğinde anne babaya bir selâm vardır. 

“Bakın ben yeniden size bakıyorum, yeniden size geliyorum, her defasında size merhaba diyorum.”

Tıpkı atlarıyla giderken, aralarından ağaç geçen sahabelerin birbirlerine yeniden selâm verdiği gibi.. Çok defa unuturuz bunu. Aynı evin aynı odalarında kaldığımız halde birbirimizin yanına girerken selâm vermeyi unuturuz. Sanki kapıdan girerken bir kere verdiğimiz selâm yetiyor gibi. Yetmez… Her an yaratılışa taze bir selâm da bizim vermemiz gerekir. Yaratılışın sırrına ermek için. Yarına bugünden yaşamak için her halde en güzel yol bu olsa gerek. Biraz da dinlenmek gerekir. Biraz da hakikati, gerçeği görmek gerekir. 

Bir güzel öyküyle bitirelim yazımızı:

  En iyi buğday yarışmasına senelerdir katılan bir çiftçi, büyük ödülü o yıl da kazanmıştı. Yarışmayı izleyen gazeteciler, çiftçiden bu başarısının sırrını öğrenmek istediler. 

Çiftçi, bu sırrın, kendi buğday tohumlarını komşularıyla paylaşmasında yattığını söyledi. 

Gazeteciler bu cevaba çok şaşırdılar: 

“Onlar sizin rakibiniz olarak yarışmaya katılıyorlar. Buna rağmen, ne diye tohumlarınızı onlarla paylaşıyorsunuz?” 

Çiftçi: 

“Neden olmasın?” dedi. 

“Bilmiyor musunuz: Rüzgâr, olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu bakımdan, komşularımın kötü buğday yetiştirmeleri demek, benim ürünümün de iyi olmaması demektir. En iyi buğdayı yetiştirmek için komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.” 

Bundan alacağımız çok ders var. Yarını bugünden yaşamanın yolu, elindekini paylaşmak, güzelliklere kalbini açmak ve daha da kısası, içimizdeki bencil duyguları yenmek için elimizde olanı başkasıyla paylaşmak. Paylaşana, verene verirler. Hem de daha fazlasını verirler. Merak etmeyin verdiğiniz sizin elinizden çıkıp eksilmemiştir. Belki çok daha fazlası geri gelecektir. Yeter ki elimiz açık olsun. Ama elimizden önce gönlümüz açık olsun. Hele şu mübarek anlarda… Yarını bugünden yaşamanın yolu vermekten, Allah için vermekten geçiyor.

Salât u selâm olsun Efendimize (asm)…    

Okunma Sayısı: 2235
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı