Köprüden geçene kadar ayıya dayı diyecekmişiz. Ayıya dayı diyeceğime köprüden geçmem daha iyi. Başka bir yol bulurum. Sala binerim… Yüzerek geçerim suyu… “Dereyi görmeden paçaları sıvarım…”
Hem bu köprüyü tutma işi sadece ayılara mı kaldı ki yalnız onlara dayı diyelim? Meselâ aslana dayı desek olmaz mı? Hem, üstüne alınan falan da olmaz. Aslında o da bir hayvan, hatta o isimde bir sürü insan da var. Ama adı ayı olan bir Allah’ın kulu yok, bizim lâkap olarak taktıklarımızın dışında. Kızdıklarımıza öküz, inek, domuz, maymun, eşek, it, çakal, tilki, gergedan; sevdiklerimize; şahin, kartal, keklik, ceylan, maral, serçe, kuzu, civciv, bıldırcın, celfin gibi hayvan isimleri takarız. Ama kalkıp ta birine “hayvan herif” desen cinayet çıkar. Bazı insanlar var ki bu lâkapları onlara taktığınız zaman, hayvan haklarına aykırı bir suç işlemiş olursunuz, o da ayrı bir mevzu… Ayı-dayı meselesi sırf kafiyeden dolayı tercih edilmektedir.
“Aslan dayım, aslan dayıcığım” falan da diyebiliriz. Aslanlar daha yırtıcı, daha parçalayıcı, daha da tehlikeli… Ama öyle uluorta köprü ve menfezleri tutmuyor demek ki...
Birilerine öküz desen seni vururlar. Ama boğa desen hindi gibi şişerler, hindi olmayı da kabul etmezler. At, kısrak, inek deseniz kızarlar; küheylan, ceylan, maral, şahin, keklik vs. desen gururlanırlar.
Her ne ise, meselemiz bu değil. Mesele şu: Köprüden geçmeye kalkınca ortada durup dururken mi ayıya dayı diyeceğiz? Yoksa gerçekten sümmehaşa dayılar ayı mı? Veya ayılar mı dayı? “Dayılık yapan ayılar” mı var? Yoksa ayılık yapan dayılar mı var?
Hem sonra o, dağdaki armudun en iyisini yemekle meşgul iken, niye dağdan inip köprüde yolumuzu kessin ki?
Ayıların kötü bir niyeti varsa, hem vallahi hem billahi dayı da deseniz, baba da deseniz, dede de deseniz, amca da deseniz, abi de deseniz sizi suya atar. Geçmişte ayılara dayı diyen nice zavallılar boşu boşuna soylarına sülâlelerine hakaret etmiş oldular… Hem ayılar sadece köprüleri mi tutuyor. Ayıların nerede ne zaman peyda olacağını kestirmek bu günkü teknik yöntemlerle mümkün değil. Hem sonra kastedilen ayı veya ayılar kim?
Bize karşı olup da varlığı bizde endişe oluşturan her kim varsa, başımızdan defetmek için ona ayı muamelesi yapacağız demek ki… Yani “takiye…”
“Ayı dayıcığım, babamın veya anamın selâmı var müsaade edersen şu köprüden kazasız belâsız geçmek istiyorum. Ayı dayıcığım, arz-ı hürmet ederim. Anam sana taptaze üç beş kemik de yolladı afiyetle yalaman için… Ayı emmi… Pardon ayı dayı, köprünün yan tarafında bekleyen birkaç tilki var, sözünden çıkmazlar, onlara da tembihlesen, köprü geçişinde bana tuzak falan kurmasınlar bari… Öte yanda köstebekler, fareler… Derin uçurumlar, dereler… Hain bitler, pireler… Bunların da şerrinden emin olmak istiyorum… Olur mu ayı dayıcığım.”
Vay başımıza gelenler… Geçmişte hep böyle mi yapardık?… Yalvarır mıydık böyle?…
Bu lânet olası köprüyü geçmek için zamanında sadece ayıya mı dayı dedik? Ne gezer?...
Tilkiye emmi, tavuğa teyze, hindiye hala da dedik yıllarca... Yok öyle ayıya dayı deyip köprüyü kolay kolay geçmek.
Gergedana paşa, domuzlara yaşa mı demedik?
Çakallara birader, kurtlara rehber mi demedik?
Bunların hepsi sadece köprüyü geçmek içinse değmez. Ya paçaları sıvayıp dere derin değilse suyu öylece geçersin. Veya cesaretin varsa ayıyı yakalayıp sırtına binip geçebilirsin de...
Elin oğlu ne yapıyor?
Ayıyı yakalayıp burnuna bir halka geçiriyor, eline de bir darbuka alıyor ayı dayısını oynatıyor, sırtından para kazanıyor. Herife dayı falan da demiyor. Ey akıl ve iz’an sahipleri, zaman ve zemine göre zillete düşmeden, ayıların şerrinden emin olmanın o kadar makul yolları var ki… Yeter ki yol ve yöntem doğru, rehber asrî olsun.
Köprüyü geçtikten sonra bile “hâlâ ayıya dayı” diyenlere ne demeli?
Köprüyü geçtikten sonra dönüp köprünün öbür tarafına doğru bağırarak “Ayı dayı hoşça kal, yine görüşürüz” demenin âlemi var mı be kardeşim?
ÂŞIK HİZANî
[email protected]
Devran döndü artık işler değişti,
Son depremde dağlar, taşlar eğişti.
Eski şefler, büyük başlar değişti.
Çöpe atsak bu demode kafayı,
Köprüyü geçtik ayı hâlâ dayı.
Sabık neslin son kuşağı çok yaman,
Horoz tarda, uyuz tavuk kahraman,
Tüm kabahat dayıda mı her zaman?
Bilen yok mu amca, teyze halayı,
Köprüyü geçtik ayı hâlâ dayı.
Gitsin eşek gelsin sıpa çul kimde?
Zarf adressiz mektup kayıp pul kimde?
Tokmak kimde bu yırtık davul kimde?
Soluyarak kokluyoruz havayı,
Köprüyü geçtik ayı hâlâ dayı.
Çılgın popla serseri rap karıştı,
Haksızlıkla alınan hak karıştı.
Aka kara karaya ak karıştı,
Güneş balçıktan sıyrıldı kıl payı,
Köprüyü geçtik dayı hâlâ ayı.
Biz çobanız el bağcıdır bilen yok,
Kim samimî kim yağcıdır bilen yok.
Sağ solcudur sol sağcıdır bilen yok,
Tilkiler de artık lider adayı,
Köprüyü geçtik ayı hâlâ dayı.
Bu memleket ayıların mülkü mü?
Önde giden bu kuşağın ilki mi?
Yol kesen kör aptal kurt mu tilki mi?
Bir halt etmez şerirlerin alayı,
Köprüyü geçtik ayı hâlâ dayı.
Amcamıza tazı dedik olmadı,
Uyuz kurda kuzu dedik olmadı,
Halamızın kızı dedik olmadı,
Kokuşmuş yağ def eder mi belâyı?
Köprüyü geçtik ayı hâlâ dayı.
Beş kıt’ada her rakımda uçan biz,
Sarp dağlarda zor geçitler açan biz,
Bir gecede seksen menfez geçen biz,
Biz saf köylü, onlar kel kabadayı,
Köprüyü geçtik ayı hâlâ dayı.
Takiyeden iki büklüm olan var,
Hâlâ yerde takla atıp ölen var,
Seksen yıldır çalışana gülen var,
Özlemişiz tatlı “hoş bir seda”yı,
Köprüyü geçtik ayı hâlâ dayı.
Kin ve nefret kabul etmez halimiz,
Kardeşliktir en güvenli yolumuz,
Silâh değil kalem tutar elimiz,
Hizanî der kırdık ok ile yayı,
Ayılar ayıdır dayılar da dayı..