Bu makalenin yazılmasının sebebi, Peygamber Efendimiz’e (asm) atfen “Sen olmasaydın, âlemleri yaratmazdım” mealindeki, bazı kaynaklarda hadis-i kudsi olduğu hakkındaki habere yöneltilen itirazlara dairdir.
Bu itirazcılar kendilerine sadece Kur’ân’ı delil aldıklarını iddia ederek Peygamber Efendimizin (asm) hadis-i şeriflerini pervasızca “rivayet” diyerek hafife alıyor ve Sünnet-i Seniyyesine itibar etmiyor. Selef-i salihini karalayarak türlü ithamlarla red, mezhepleri de inkâr ederek İslâm içinde büyük bir fitneye yol açılmasına zemin hazırlıyorlar.
Bu akımın iddialarını yine Kur’ân-ı Hakîm’i hakem ve delil kılarak cevaplamaya çalıştık. Âyet mealleri merhum Elmalı’lı ve Diyanet’in Kur’ân Meallerinden alınmıştır. Aynı konu ve manadaki pek çok âyetlerden bazıları seçilerek yazıya alınmıştır. Tevfik Allah’tandır.)
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat / 56)
Cenab-ı Allah Evvel’dir (Hadid/3), hiçbir şey yok iken O vardı. Ahir’dir (Hadid/3). O’ndan başka her şey fanidir, geçicidir; Her şey fenaya mahkûmdur (Rahman/26). Bir tek O’nun, sadece ve yalnızca O’nun varlığı Vacib’dir. O’nun varlığı ezelî ve ebedîdir. Masiva, yani Allah’tan başka her varlık mümkündür, yaratılmıştır; varlığı ve yokluğu birbirine eşittir. O vardı ve hiçbir şey yoktu…
Allah yaratmak istedi. Ve yarattı. Yeri, göğü, arasındakileri ve üstündekileri, güneşi, ayı, gezegenleri, dünyayı, yeryüzünü ve içindekileri…
Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan ve Arş’a kurulan, geceyi, kendisini durmadan takip eden gündüze katan, güneşi, ayı ve bütün yıldızları da buyruğuna tabi olarak yaratan Allah’tır. Dikkat edin, yaratmak da, emretmek de yalnız O’na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın şanı yücedir. (7-A’raf / 54)
Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan, sonra da Arş’a kurulup işleri yerli yerince düzene koyan Allah’tır. O’nun izni olmaksızın, hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte O, Rabbiniz Allah’tır. O hâlde O’na kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz? (10-Yunus / 3)
Biz, gökleri, yeri ve her ikisi arasında bulunanları ancak hakka ve hikmete uygun olarak yarattık. (15-Hicr / 85)
Uçsuz bucaksız bir kâinat, içinde milyarlarca gezegenin ve yıldızların bulunduğu, her an herşeyin halden hale geçirilerek yaratmanın ibda ve inşa ile devam etmekte olduğu, insan idrakinin kavrayamayacağı bir deveran ile sürekli bir seyir halinde dönüp duran bir kâinat… Peki, her anı, her hali ve her safhası akıllara sığmayan hayret verici binlerce milyonlarca hikmetle müzeyyen ve mücehhez olan bütün bu yaratılanlar ne içindir, niyedir, kim içindir?..
O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Yıldızlar da Allah’ın emri ile hareket ederler. Şüphesiz ki bunlarda aklını kullananlar için pek çok deliller vardır. (16-Nahl / 12)
Görmedin mi, Allah, yerdeki eşyayı ve emri uyarınca denizde yüzen gemileri sizin hizmetinize verdi. Göğü de, kendi izni olmadıkça yer üzerine düşmekten korur. Çünkü Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir. (22-Hac / 65)
Ondan sonra da yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi. (79-Naziat / 33)
Allah, yeri yaratıklar (en’am= canlılar) için var etti. (55-Rahman/10)
O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları yedi gök hâlinde düzenleyendir. O, her şeyi hakkıyla bilendir. (2-Bakara / 29)
Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzüm bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir. (80-Abese / 27)