"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İmar faaliyetleri hız kazandı

18 Eylül 2019, Çarşamba
Türkiye’yi gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarmak isteyen Menderes, imar faaliyetlerine hız vermişti. Tarihî eserler korunarak açılan yollar, her alandaki inşa hareketleri 50 yıl sonrası gözetilerek yapılıyordu.

OSMANLI HANEDANINA ÖZEL İLGİ

(…)O günlerde yaptığı sabah yürüyüşünde düştü yolu Teşvikiye’ye. Türkiye’ye dönen Sultan Abdülhamid’in hanımı ve kızı o semtteki bir dairede ikamet ettiklerinden gelmişken hem ziyaret ederek bir ihtiyaçlarının olup olmadığını sormak, hem de hayır dualarını almak istiyordu.

Vakit erkendi, ama Osmanlı hanedanına mensup insanların, seherde kalkıp kuşluk vaktine kadar ibadet, zikir, tesbih ve tefekkürle meşgul olduklarını düşünerek zile bastı. Az sonra kapı hafif açıldı ve bir gölge gibi kapının ardında duran Ayşe Sultanın sesi duyuldu.

“Buyurun efendim, bir arzunuz mu vardı?”

“Şayet kabul buyurursa, Valide Sultanı ziyaret etmek istiyorum.”

Ayşe Sultan annesine sorduktan sonra misafiri içeri davet etti. Menderes içeri girdiğinde Valide Sultan tesbih çekmekle meşguldü. Bir koltuğa oturan Menderes salonun tefrişatını cazip hâle getiren Osmanlı zevkini temâşâ ederken Valide Sultan zikrini bitirdi ve ona döndü.

“Berhudar olun evlâdım. Hoş geldiniz.”

“Teşekkür ederim Valide hazretleri.”

Ayşe Sultan, misafir Valide Sultanın elini öpüp sohbet ederken tanıdı Adnan Menderes’i. Onun kendilerinin vatana dönmeleri için gösterdiği gayrete şahit olduğu, evin kirasını eşi Berin Hanımın ödediğini, Etibank’ta çalışan bir memur vasıtasıyla muntazaman harçlık gönderdiğini bildiğinden, sözlerinde onu lâyık olduğu veçhile karşılayıp ağırlamak istediğini ima etme çabası vardı. 

“Beyefendi, niçin geleceğinizden önceden haberimiz olmadı? Böyle hazırlıksız ve gâfil avlandık.”

“Zararı yok efendim. Bendeniz sadece Valide Sultanı ziyaret etmek, hayır duasını almak istedim.”

“Sizi ağırlayamadığımız için mahcup olduk.”

“Estağfurullah efendim. Burada mahcup olması gereken biri varsa o da benim. Şayet haberli gelseydim kapının önün gazeteci dolardı ve bana olan tavırlarından dolayı sizi üzerlerdi.” (Şen, 140.)

“Pek mütehassis oldum. Dualarımız sizinle beyefendi hazretleri.”

Bu kısa ziyaretin ardından Valide Sultana hususî telefonunu verip her zaman arayabileceklerini, kendilerine hizmet etmekten şeref duyacağını söyleyen Menderes, içinde on bin lira kadar para bulunan bir zarf da bırakarak müsaade isteyip ayrıldı. 

Bu ziyaretin hazzı ve duaların mânevî huzuru içinde gitti Vatan Caddesinin açılış çalışmalarını yerinde görmeye. Giderken gazetelere baktı. Hükümete muhalif gazetelerin ekseriyetinde İstanbul’da yapılan imar çalışmalarına karşı çıkan yazılar, haberler vardı.

Bilhassa Vatan Caddesinin istimlak çalışmaları sırasında, orada evi, arsası olan bazı vatandaşların bekledikleri yüksek istimlâk bedelini alamamaktan yakınmaları haber yapılmış, ardından da yolun bu kadar geniş olmasının lüzumsuzluğu, ‘Uçak mı indireceksin?’ ifadesi ile tenkit edilmişti.

Haberi yapanların da, neşredenlerin de haber üzerine yazı yazan yazarların da İstanbul’un gelişeceğini ve elli yıl, yüz yıl sonra geleceği seviyeyi hesap edemediklerini, günübirlik yaşadıkları için de yaptıklarına akıl erdiremediklerini düşünerek tenkitlere canı sıkıldı ise de pek ciddiye almadı.

Yol açma çalışmalarının hızla ilerlediğini görünce neşesi yerine geldi. Toza toprağa aldırmadan inşaat sahasına girdi ve mühendislerle ustalarla, işçilerle sohbet etti. Çalışmaların gidişâtı hakkında bilgi aldı, ihtiyaçlarını dileklerini, isteklerini not etti. 

Tam ayrılacağı sırada geldi Necmeddin Erbakan. Daha önce, geliştirmekte olduğu Gümüş Motor projesi için destek istediğini hatırlayınca, bu hususta talimat verdiği Ticaret Bakanı Abdullah Aker’in gerekeni yapmadığını anladı. Tahmin ettiği gibi Erbakan projenin aksamasından yakınınca durdu. Su motorunun tarım için çok ehemmiyetli olduğunu, ihtiyacının temin edileceğini söyledi. Sonra da caddedeki çalışmaları gösterdi.

“Necmeddin Bey, bu Vatan ve Millet caddelerini boşuna açmıyoruz. İstanbul’un, Osmanlı Devleti’nin payitahtı olduğunu ortaya çıkarmak istiyoruz. Maksadımız terk edilmiş fakir ve ücra İstanbul’u, bir kere daha Pera’ya karşı parlatmaktır.” (Akyol, s. 113.)

Erbakan’a söylediği bu ifadeler, Adnan Menderes’in İstanbul’u sadece rahat yaşanan bir şehir hâline getirmeye çalışmadığını, aynı zamanda bir medeniyet mücadelesi vererek kast-ı mahsusla ihmal edilen Osmanlı eserlerini ihya etme gayreti içine girdiğini gösteriyordu. 

Daha işin başında imar çalışmalarında vazife alan elemanlara söylediği ‘Benden izinsiz bir kazma bile vurulmayacak’ ifadesi de Menderes’in Osmanlı eserlerini koruma hususundaki hassasiyetini göstermekte idi. Fakat onun İstanbul’da olmadığı, yurt dışına gittiği zamanlarda işgüzâr elemanların veya maksatlı memurların bazı tarihî cami, mescit, çeşme, hamam ve benzeri eserleri yıktıkları da bir vakıa idi. 

Bilhassâ manevî değeri olan tarihî eserleri yıkmaya çalışan kişilerin bol miktarda zaman ve fırsat buldukları da söylenebilirdi. Zîra İstanbul’da imar faaliyetlerinin devam ettiği yıllar, Menderes’in her vesile ile yurt dışına çıktığı yıllardı. 

Sık sık gittiği Amerika’nın, Avrupa ülkelerinin yanı sıra, o yıllarda çıktı Uzakdoğu gezisine de. Dışişleri Bakın Zorlu ile birlikte gittiği Japonya’da ve Kore’de yalnız mezkûr ülkelerin devlet ve hükümet yetkililerince değil, halk tarafından da ilgi ile karşılandı. Mütevazı hâli, mütebessim yüzü, iyi niyeti, samimiyeti sayesinde milletler arasında sevgi ve dostluk köprüleri kurulmasına vesile oldu. 

TIME KAPAK YAPTI

Memleketi kalkındırma hamlelerinde gösterdiği başarı ile birlikte kurduğu paktlarda, gerçekleştirdiği görüşmelerde, yaptığı antlaşmalarda ve diğer beynelmilel münasebetlerde de o kadar başarılı oldu ki, Time dergisi 3 Şubat 1958 sayısında Menderes’i kapak yaptı. 

Kapak yazısında Adnan Menderes’in çocukluk yılları ve hayatı hakkında geniş bilgi veren derginin, onun başbakanlığını değerlendirirken ‘Başvekilin enerjisi tükenmek bilmez. Hayret edilecek kuvvetli bir hafızası vardır. Memleketi tek başına idare etmeye çalışır gibi görünür. Nasihat dinlemez. İmarcı adam tabirinden hoşlanır’ (Şen, s. 151.) gibi ifadeler kullanması manidârdı. 

Time’nin methiyelerini teyit edercesine CENTO toplantılarına iştirak etmek üzere, kalabalık bir bürokrat ve işadamı heyeti ile Pakistan’a giden Menderes, diğer üye ülkelerinin yanı sıra Irak hükümeti ile daha önce görüşmelerini yaptığı doğalgaz, asfalt alma meselesini hâlletti ve iki ülke arasında anlaşma imzalandı.  

Memlekete döndüğünde pek çok açılış ve temel atma töreni kendisini bekliyordu. Aslında o merasimler Cumhurbaşkanı Bayar’ın iştiraki ile de yapılabilirdi. Ama Menderes hemen her merasime onu davet ettiği için Bayar da bilhassa büyük tesislerin açılış merasimine Menderes’le birlikte gitmeyi ihtiyat edinmişti. 

Adnan Menderes, katıldığı her merasimde her seviyeden insana alâka gösterir, işini aksatanı nazikçe paylarken, vazifesini iyi yapanı takdir eder, amirlerinden hakkında bilgi alır, istidatlı ve gayretli ise kendisine fırsat verir, daha yüksek makamlara gelmesinin zeminini hazırlardı.

BU GENCE DİKKAT EDİN

İstidatlı ve gayretli bir kişiliğe sahip olan Süleyman Demirel de, genç yaşına rağmen kısa zamanda Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü gibi mühim bir makama getirdiği insanlardan biriydi. Trakya’daki bir barajın açılış merasimi sırasında Demirel’in yaptığı konuşmayı dikkatle dinlerken, yanında bulunan İstanbul Belediye Başkanı Kemal Aygün’ün dikkatini çekmeyi de ihmal etmedi.

“Bu gence dikkat edin, iyi dinleyin. Bakın Türkiye’yi âdetâ cebinin içine koymuş. Öylesine bilgili ve memleketin meselelerine vakıf. Bu genç yarının bakanıdır, yarının başbakanıdır.” (Yeni Asya, 3 Ekim 2015, s. 13.)

Bu ve benzeri hadiselerde de görüldüğü gibi Adnan Menderes, memlekete yalnız pek çok büyük baraj, fabrika, santral, liman, hava meydanı, demiryolu değil; askeriye, bürokrasi, akademi sahalarında çalışmak isteyenlere imkân ve fırsat vererek sayısız denecek kadar değerli insan da kazandırdı. 

Ne var ki memlekette ona, millete hizmet etmek için gece gündüz çalışan fedakâr bir insan gözü ile bakmayan insan da az değildi. Halk Partisinin millet reyi ile iktidara gelme ihtimali azaldıkça devlet imkânlarından istifade fırsatını kaybeden çevrelerin desteği ve tahriki ile hükümete muhalif olan sivil ve askerî gruplar gittikçe güç kazanıyordu.

-DEVAM EDECEK-

Okunma Sayısı: 4203
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı