Gazze soykırımını tam gaz sürdüren İsrail’e yüzlerce gemiler dolusu mal ve ürün sevk edilirken, Cumhurbaşkanı’nın BAE ve Katar’dan sonra 121 ülkenin İsrail’i kınadığı vetirede “çekimser” kalan Yunanistan’a neden gittiği sorusu soruluyor.
Evvela “Yunanistan adaları işgal ettiğini zannedebilir. Ayağını denk atsın, bir gece ansızın gelebiliriz. İzmir’i unutma!” restinden “terör örgütlerine söyledim” diye çark eden, “Benim için Miçotakis diye biri artık yoktur, artık görüşmem” tepkisini veren Cumhurbaşkanı’nın Yunan Başbakanına övgülü ifadelerle apar topar görüşmesinin perde arkası soruluyor.
Öncelikle AKP iktidarında 2004’ten bu yana Yunanistan’ın Ege Denizi’nde 21 adayı fiilen işgali devam ederken, Erdoğan’ın Miçotakis’e, “bizim aramızda çözülemeyecek kadar hiçbir sorun yoktur” sözünün akıbeti merak ediliyor.
ON SEKİZ ADANIN İŞGALİ ELE ALINMAMIŞ!
Zira Yunan Genelkurmay başkanları ile cumhurbaşkanlarının ziyaret edip işgalle ilgili brifingler aldığı, Yunanlı komutanların mangal yaktığı, keçileri saldıkları, kilise kulübeleri kurdukları işgal altındaki adalarda Yunan askerî yığınağı duruyor.
Bu durumda, Cumhurbaşkanı, “denizi geçip derede boğulanlardan olmayalım” derken, Yunanistan’ın Ege adalarını işgalle yerleşime açması hukuksuzluğu; savaş uçakları için hava ve deniz üsleri kurması, doğrudan Türkiye’yi tehdit eden füze sistemleri, saldırı helikopterleri konuşlandırarak uluslararası anlaşmaları çiğnemesinin gündeme getirilmemesi “denizin geçilmediği”ni gösteriyor.
Bilindiği gibi süreç içinde defalarca söz verdiği “Suriye’ye askeri operasyonu” yapamayınca seçim öncesi Ege Adalarını işgali provokasyonu sanki yeni olmuş gibi “Eğer işgale kalkışırlarsa…” diye iç politikada kullanılarak âdeta “Suriye olmadı, Yunanistan verelim!” havası pompalandı.
Belli ki Lozan Antlaşması’ndaki “Ege Denizi’nde Yunanistan’a verilen adaların silâhlandırılmayacağı ve Türkiye ile Yunanistan arasında âdiyeti belirlenmemiş adaların daha sonra ilgili ülkeler arasında tartışılıp belirleneceği” hükümlerine rağmen, Atina’nın fiilî durumla on dokuz yıldır on sekiz adayı işgal emrivakisi ele alınmamış.
Bodrum kıyılarına yaklaşık 8 kilometre mesafede, 2004’ten beri Yunan işgali altında olan Keçi Adası’ndaki askeri birliklerin denetlenip “tetikteyiz” tahriki gündeme dahi ge(tiri)lmemiş.
EGE ADALARINI ZİYARET KIYAĞIYLA KALINMIŞ…
Keza adaların işgaliyle ilgili Meclis’te bütün soru önergeleri reddedilirken, 2003’te Süleymaniye’de Conilerin Mehmetçiğin başına çuval geçirmesine karşı en azından bir “nota” verilmesini isteyenlere “Ne notası, müzik notası mı?!” çıkışında olduğu gibi Yunanistan Büyükelçisi Dışişleri’ne çağrılıp Atina’ya bir “nota” dahi verilmezken, Cumhurbaşkanı’nın ‘’son derece faydalı oldu” dediği görüşmelerde iki ülke arasındaki yakıcı temel sorunların başında gelen ve sürekli savaş uçaklarının it dalaşına sebebiyet veren kıta sahanlığı sorunu ile Yunanistan’ın karasularını 6 milden 12 mile çıkarma oldubittisi de görüşülmemiş. Erdoğan - Miçotakis görüşmesi sonrası basın toplantısında soru alınmaması bundan.
Ve Türkiye ile KKTC’yi Kıbrıs Adasının kıta sahanlığından dışlayan, Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arama ve sondaj çalışmalarını yapamaz durumuna düşürüp bölgedeki enerji kaynakları haklarını gasbeden Rum Yönetimi, ABD, İsrail ve Yunanistan’ın konsorsiyumu hiç konuşulmamış.
Görünen o ki her ne kadar “ulaştırma, turizm, terörle mücadele anlaşmaları”ndan dem vurulsa da kala kala Türk vatandaşlarının vizesiz “Yunanistan’ın on adasına gidebilecekleri” kıyağıyla kalınmış!