Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) tepeden gelen “tâlimat”la iktidardakilerin “isteği”ne göre enflasyonu kat kat düşük gösterdiği herkesin mâlumu. Zira kurumun “enflasyon ölçme sepeti”ne göre yapılan hesaplamalarda bile enflasyon en az iki katına çıkıyor.
En son ekonomi yazarı Alaattin Aktaş’ın TÜİK’in enflasyon hesabında kullandığı ve kamuoyundan sakladığı 100 maddedeki uyduruk enflasyonu ifşası gerçeği bir defa daha açığa çıkardı.
Buna göre mesela Haziran ayındaki uzman doktor muayene ücreti Nisan 2022’de 28 lira 22 kuruşken iki yılı aşan sürede yüzde 19 artarak “33 lira 69 kuruş”muş. Ev kiraları 15-25 bin lira iken TÜİK’e göre ortalama kira 5 bin 845 lira imiş. Ya da zeytinin kilosu 134 lira iken zeytinyağının 113 lira olması gibi garabetler sergilenmiş.
Veya öğrenci kredisi iki bin lirada kalırken, TÜİK’in bir devlet üniversitesi öğrenci yurdunda kalma ücretini 457 lira olarak göstermesine karşı 1.480 lira olan ücretin katlanarak 6 bin lirayı bulması çarpıklığı ortaya koyuyor.
Belli ki TÜİK, ülkenin sürüklendiği ekonomik çöküşte sermayeden alınmayıp “yeni vergi paketi”yle emekliye, asgari ücretliye, dar gelirliye yüklenen enflasyon çarpıtmasıyla memurun, emeklinin, işçinin maaşına yapılacak zammı, toplu sözleşmeleri düşük gösterme haksızlığını ve hukuksuzluğunu “normal gösterme” çarpıtması sürüyor.
Ekonomistlerin tesbitiyle, “tek kişilik otoriter rejim”de bütün kamu kurumlarının içi boşaltılırken, enflasyon verilerinin hesaplanmasında bir istatistik kurumu olarak tamamen bağımsız çalışması gereken TÜİK çoktandır ülkenin gerçeklerinden koparılıp bütünüyle siyasi iktidarın güdümüne alınmış. (gazeteler, 8.7.24)
Bu haliyle manipülasyonlarla rakamlarla oynayarak vatandaşların hakkını gaspla gerçekleri saptırma skandalı tescilleniyor.
VAZİYET
Enflasyonun resmen ikrarı
zellikle gıdada yüzde 200’lere çıkan enflasyonu yüzde 60’larda gösteren TÜİK’in “enflasyon sepeti”ne dair “dünyada nasıl hesaplanıyorsa biz de öyle hesaplıyoruz” diyen TÜİK Başkanı’nın “geçtiğimiz iki yıl boyunca seçim atmosferinden veya aşırı kur hareketlerinden kaynaklı bir birikmişlik vardı” sözleri aslında enflasyonun resmen ikrarı.
Enflasyonun tam da maaş zam oranlarının belirleneceği zamanda düşük olarak açıklanması eleştirileriyle ilgili soruya, “sorunun muhatabı biz değiliz” diye geçiştirip topu Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın üstüne atması ve “elektrik zammını 1 Temmuz’da veya 1 Haziran’da yapmanın inanılmaz bir farkı var, yarım puan veya daha fazla etkiliyor, bu tercih bu yönde kullanıldı” değerlendirmesi enflasyon çarpıtmasının bir başka açıdan ikrarı.
Özetle, Türkiye’de ücretlilerin yüzde 40’lardan yüzde 60’lara ücretlilerin asgari ücret seviyesinde ücretle “geçinmeye” mahkûm edilip tüketimin azaltılmasıyla herkesin “yoksullaştırma” ve “hükûmetin ekonomi bloku”nun düşük gelirle herkesi “fakirleştirme” vakıasında buluşuyor. Bu bakımdan TÜİK yöneticilerin savunmalarının hiçbir anlamı kalmıyor.
Hâsılı, enflasyonu TÜİK’in çarpıtmalarından kurtarmak için de “tek kişilik otoriter ceberut rejim”in tasfiyesi gerekiyor.
SÖZÜN ÖZÜ
“Yalana pek kolay gidiliyor
''Hâlbuki, şu zamanda, kizb (yalan) ve sıdkın (doğruluğun) ortasındaki mesafe o kadar kısalmış ki, âdeta omuz omuza vermişler. Sıdktan yalana geçmek, pek kolay gidiliyor. Hatta, siyaset propagandası vasıtasıyla yalancılık, doğruluğa tercih ediliyor…”
(Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, 446)