Suriye’de on üç yıldır oynanan tefrika fitnesi yeniden sahneleniyor.
Vahim olan, 2011’den beri iktidardakilerin “Şam yönetiminin devrilmesi” saplantısıyla saplandıkları “emperyalist bayat oyunu”nunda “rol” Türkiye’yi de Müslüman komşu ülkeyi ifna fitnesinde “rol” kapma komplosuna kapılmaları…
Bir yandan Rusya ve İran’la birlikte Suriye’nin toprak bütünlüğünü, siyasî birliğini ve silâhsız meşru muhalefetle işbirliğini esas alan “Astana mutâbakatı”nı imzalarken, diğer yandan İsrail’in bölgedeki egemenliği maksatlı “arz-ı mev’ud” ütopyasıyla “büyük İsrail projesi”yle (BİP) bölge ülkelerinin bölüp parçalanması tuzağına düşülmesi; baştan beri “Suriye’yi zayıflatma stratejisi”nde direten Ankara’dakilerin samimiyetsizliğini bir defa daha ifşa ediyor.
Görünen o ki Irak’ın işgalle üçe bölünmesinin ardından Libya’nın parçalara taksiminde olduğu gibi Suriye’de de işgalci ecnebilerin “İsrail’in karşısında bölgede güçlü bir ülke bırakmama” maksadıyla ülkeyi etnik ve mezhebî iftirakla bölüp parçalama kumpası kurulmuş.
YİNE “EMPERYAL TUZAĞA” DÜŞÜLÜYOR…
En vahimi, “maaşlı partizan troller”in yanısıra “iktidara iliştirilmiş yandaş besleme havuz medyası”nda iktidara medhiyeler dizmekle “görevli” yorumcular”ın ellerinde çubukla “Suriye’yi fethettik!” numaralarıyla kendilerinden menkul rivayetlerle ahkâm kesen, gerçekte kendilerinin de inanmadığı fevkalâde sığ ve esassız iddialarla plâka numarası verilen Suriye’nin şehirlerinin, kasabalarının fethedildiği” propagandasının pompalanması.
“Suriye’nin fethi” nârâlarıyla ülkede yeniden iç savaş ifsadı ateşini alevlendirmekle geçen asrın başında küresel işgalcilerle Ortadoğu’nun cetvellerle taksimini dayatılan Sykes-Picot’un, “Wilson prensipleri”nin ve “âlem-i İslâma suikast” olan “gaddarâne Sevr”in versiyonu BOP “büyük Ortadoğu projesi”yle Fas’tan Afganistan’a yirmi iki İslâm ülkesini etnik ve mezhebî ayırımlarla bölüp parçalama, İsrail Savunma eski Bakanı Moşe Yaalon’un deşifre ettiği “Amerikan Gordon plânı”yla “Suriye’nin federalizmle ‘Alevistan’, ‘Sünistan’, ‘Kürdistan’, ‘Dürzistan’la dörde-beşe bölünmesi”ne zemin hazırlanmasıyla “tek kişilik otoriter Saray rejimi”nde “Amerikan-İngiliz-İsrail emperyal kumpası”nda yer alınması.
“Tek kişlik hükûmet”te Ankara’nın bir taraftan “Suriye’nin toprak bütünlüğü”nden dem vururken, diğer taraftan ABD’nin silâhlandırıp her türlü kalkışma ve iç savaş fitnesine eğittiği El Kaide’den kopma IŞİD’in versiyonu El Nusra, Ahrarü’ş-Şam - Hizbü’t-Tahrirü’ş-Şam (HTŞ) gibi emperyal ecnebîlerin İsrail hesâbına ve küresel çıkarlarına hizmet için kurup “vekâlet savaşı”nda “maşa” olarak istimal ettikleri taşeron radikal terör örgütlerinin “koruyuculuğu”nu üstlenmesi bunun tezâhürü.
Keza ABD’nin 50 bin TIR ve iki bin kargo uçağı dolusu silâh ve mühimmatla silâhlandırdığı PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG’ye Türkiye’nin dibinde işbirlikçisi “ikinci İsrail” oldu bittisine seyirci kalınırken, Ankara’dakilerin dolar üzerinden maaşa bağladığı, Şam’la diyalog ve işbirliğinden söz etmeleri üzerine Türkiye’den giden yardım tırlarına saldırıp Türk bayrağını yakarak Türkiye aleyhinde protestolarda bulunan çapulculardan oluşturularak “eğit-donat programı”yla silâhlandırılan “Özgür Suriye Ordusu’dan (ÖSO)” dönüştürülen “Suriye Millî Ordusu”nun (SMO) yanısıra ecnebîlerin bölgeye musallat ettikleri Afganistan’dan Kafkasya’ya dışarıdan getirilen Türkmen tuğayları gibi gruplara destek vermeleri tuzağa düşülüyor.
“İSRAİL SAYESİNDE HALEB’E GİRDİK” İFŞAATI!
Belli ki özellikle ülkeye musallat ettikleri terör örgütlerine petrol ve su kaynaklarını peşkeş çeken işgalci ecnebîlerin kışkırtmasıyla “Halep kalesine Türk Bayrağı dikilmesi” üzerine Halep’ten Hama’ya, Afrin’den Münbiç’e “Suriye kentlerinin tek tek fethedildiği” havasıyla sahnelenen “kanlı oyun”da “Suriye pastası’ndan pay alınması” hevesiyle Türkiye batağa sürükleniyor.
Aslında 7 Ekim 2023’te tetiklenen soykırım vahşet ve zulmüyle Gazze’yi yerle bir edip -üçte ikisi çocuk ve kadın- 100 bin mâsumu katlettikten sonra İran’ı hedef alan, Lübnan’dan sonra Suriye’ye saldıran İsrail’in tam da CIA - MOSSAD mâmulü HTŞ’nin Haleb’e saldırısında önce Şam’ı ve Suriye topraklarını bombalaması, örgüt yetkililerinin açık açık “İsrail sayesinde Haleb’e girdik” ifşaatları fecaati deşifre ediyor.
PKK’nın Kandil’den tasfiyesinden söz edilirken, Türkiye’nin yanıbaşında tefrika fitnesi işlevini görecek PYD/YPG “koridor devletçiğin” tefrika taşları döşeniyor.
Ankara, HTŞ’nin İsrail ve ABD’nin piyonu radikal örgütler üzerinden emperyal ecnebîlerin Suriye’yi iç savaşla tamamen ifna oyununda yer almamalı; “Astana süreci”yle “Adana mutâbakatı”na yönelmeli; Şam’la işbirliği yapmalı.
Aksi halde yine oyuna gelmiş olur…