"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“15 Temmuz” neden hâlâ karanlıkta?

Cevher İLHAN
18 Temmuz 2024, Perşembe
“15 Temmuz”un devletin derin dehlizlerinde karartılmasına hâlâ devam ediliyor. Ne var ki yıllardır her fırsatta “15 Temmuz”u alabildiğine siyasette istimal eden “iktidar cephesi”, “hâdise”nin perde arkasını aydınlanmasından fellik fellik kaçıyor.

Öncelikle durumu Cumhurbaşkanı ile Başbakan’a bildirmeyen Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı’nın “tepeden tâlimat”la ifadeye gitmediği “Meclis Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu raporu”nun kaybedilmesiyle kalınmıyor; cevapsız yüzlerce soru hâlâ muallakta.

Bunların başında “darbe girişimi”ni önceden haber vermeyen, bu konuda hiçbir istihbaratı paylaşmayan ilgililerin yargılanması bir yana, ödüllendirilmeleri geliyor.

15 Temmuz günü öğle saatlerinde bir binbaşıdan ihbarı alan MİT Müsteşarı’nın Genelkurmay’a gidip bildirmesine ve tüm kuvvet komutanlıklarına 18.30’da iletilmesine rağmen, komuta kademesinin düğün ve yemeklere dağılıp saatlerce kalmaları, derdest edilip enterne edildikten sonra serbest bırakılmaları istifhamı sürüyor.

Akıncı Üssü davasına müşteki olarak müdahale eden emekli Korgeneral Mehmet Şanver’in “çıkıp konuşmalılar, bir değerlendirme hatası var; komutada karanlık noktalar var” ifadesi soru işâretlerini çoğaltıyor.

İSTİFHAMLAR DAHA DA DERİNLEŞİYOR…

Çarpıcı olan, üst düzey komutanların dikkat çektiği, sadece helikopterlerin uçuşunu yasaklamakla kalan Genelkurmay Başkanı’nın o gece “kışladan çıkmama” emrini vermemesi.

“15 Temmuz” davalarının tanığı dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı’nın “Silâhlı Kuvvetlerde kriz ve olağanüstü durumlarda ilk tedbir olarak erkenden ‘personel kışlayı terk etmesin’ emri verilir, birlik komutanları kışlalarında kalır, mesaiye devam edilir. Her zaman uygulanan bu temel kural 15 Temmuz’da uygulanmamıştır. Uygulansaydı, darbe girişimi daha başta açığa çıkar; kimse emrin dışına çıkamaz ve kargaşa olmazdı; 251 insanın can vermesine, iki bin vatandaşın yaralanmasına sebebiyet verilmezdi” sözleri, sürecin bile bile muallel hale getirildiğinin gösteriyor. (Milliyet, 21.9.18)

Keza Genelkurmay’ın saat 18 itibariyle “hiçbir uçağın kalkmasın, kışlalardan hiç bir askeri araçla silâh çıkmasın!” emrinin bütün askeri unsurlara iletilmesine karşı, olup bitenlerden habersiz bazı küçük askeri grupların sokağa sürülmesi de hâlâ anlaşılmış değil.

Yine dönemin Kara Havacılık Okulu Komutanı’nın mahkemede, “mürettebatın ifadeleriyle Genelkurmay Başkanı o gece Akıncı’ya geçişi emir-komuta içinde olmuş, VIP olarak ağırlanıp Çankaya Köşkü’ne VIP’le gitmiş; değilse serbest bırakıldı ya da kurtuldu/kurtarıldı, ama mürettebat tutuklu” yakınması da ortadaki istifhamlardan biri.

“15 TEMMUZ’ BİLGİLERİ HÂLÂ SAKLANIYOR…”

Bu arada 15 Temmuz’dan on beş ay sonra “15 Temmuz’ gerçek mânâda aydınlanırsa bugün ‘kahraman’ dediklerimizin aslında darbenin içinde olduğunu göreceğiz” diyen iktidar partisi eski milletvekili Şamil Tayyar’ın “Genelkurmay Başkanı o gece kararsız kaldı, taraf değiştirebilirdi” şüphesine ilişkin “Evet, Genelkurmay Başkanı’nın ilk aşamada ya Başbakan’ı ya da Cumhurbaşkanı’nı araması gerekirdi, ama aramadı; kafamdaki sorulara cevap arıyorum” sözleri hâlâ anlamını koruyor. (Kübra Par, Habertürk, 22.10.17)

Tayyar’ın da nazara verdiği “Mehmet Dişli ve Akın Öztürk’ün ifadelerinde ‘Genelkurmay Başkanı’nın eli kolu bağlı değildi, odasında çay içiyor, televizyon izliyordu” iddiaları da “komuta kademesi 04’e kadar durumu mu gözetledi?” sorusu da hâlâ cevaplandırılmamış.

“Sonuçta Çankaya Köşkü’nde Başbakanlığa iniş yaptık. Peşimden Mehmet Dişli geldi. Açıkça arkamdan gelenleri kontrol etmedim. Başbakanlık binasına girdim” diyen Genelkurmay Başkanı’nın Dişli’yi iner inmez değil de saatlerce süren kriz toplantılarına katıldıktan saat 16.30’da ihbar etmesiyle tutuklatması da açıklığa kavuşturulmuş değil.

Hâsılı, “15 Temmuz”un algı yönetimiyle siyasi hesaplar uğruna manipüle edildiğini belirten yorumcuların tesbitiyle “15 Temmuz’a dair bilgiler toplumdan saklandı” ve hâlâ saklanıyor. Bu yüzden “15 Temmuz” üzerindeki sis perdesi hâlâ duruyor. 

Ve bu yüzden milletin kahir ekseriyeti, basma kalıp “resmi” söylemlere inanmıyor. Zira “15 Temmuz’ uydurmaları” her haliyle sırıtıyor…

Okunma Sayısı: 2643
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Burhan Kula

    18.7.2024 20:34:33

    15 Temmuzu yapanlara da yaptıranlara da lanet olsun, 8 yıldır yanıt bulamamış sorular, ve 8 yıldır darbeyle hiçbir alakası olmayan mağdur ve mazlum olan yüzbinlerce anadolu evlatları, sebep olanlara Allah kahhar ismiyle muamele etsin.

  • Ömer

    18.7.2024 14:24:33

    Ogün medyatik olan başlar nerede? Bilen varmı?. Bu iş gene size kalıyor sevgili yazarımız ; bekliyoruz.

  • Müjdat Bayar

    18.7.2024 09:58:21

    Hadisenin künhüne, yakın tarihimizdeki birçok örnek gibi, tam anlamıyla vâkıf olamayacağımız kesin. İstifham üstüne istifhamlar var. Herhâlde gerçekleri ötede öğrenebileceğiz.

  • Erhan

    18.7.2024 09:49:45

    Aşağıda, sade bir vatandaş olarak yıllardır Kafamda ki soru işaretlerine, bu güne kadar bir türlü tatmin edecek makul mantıklı cevaplar bulamadım, Şöyle ki.. 2010 yılında iptal edilen, EMASYA protokolu, darbeden hemen önce 23.06.2016 tarihinde 6722 sayılı kanunla neden tekrardan diriltildi?

  • Erhan

    18.7.2024 09:48:17

    Meşum olayların olduğu gün, genelkurmay başkanı ve mit müsteşarı aynı odada saatlerce ne yapıyorlardı? Daha sonra bunlara Diyanet işleri başkanı neden katılmıştı?

  • Erhan

    18.7.2024 09:47:49

    Ülkemize, halkımıza ve devlet erkanına gelebilecek kötülükleri, önceden tespit etmek ve önlemek üzere, neredeyse sınırsız bütçe verilen kurumun başında ki, cumhurbaşkanımızın eniştesi kadar yetenekli olmayan bu zatın, bu olayı önceden bilmesi ve gerekli önlemleri alarak devletin ilgili kurumlarını uyararak haberdar etmesi gerekirken, nasıl oluyor da, Sy. C.B.mız, olayları eniştesinden haber alıyor ve bu kurumun başında ki zat bir müddet daha görevinin başında kalabiliyor! Akabinde bakan oluyor.

  • Erhan

    18.7.2024 09:47:26

    darbe yapan kurumun başında ki insan, nasıl oluyor da açığa alınmadan getirilip direkt bakan yapılıyor?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı