Geçmiş dönemlerde Bediüzzaman ve Risale-i Nur hakkında çok orijinal ve müsbet fikirler serdeden Yusuf Kaplan, “Bediüzzaman neden yanlış anlaşılıyor?” isimli videosunda da şu değerlendirmelerde bulunup kamuoyu ile paylaşmış:
● Bediüzzaman Said Nursî, Kur’ân dilini kullanıyor ve Kur’ân’ın zihin haritasını çözmüş.
● “Bediüzzaman’ın dili tasavvufun dili mi, kelâmın dili mi, tefsirin dili mi, felsefenin dili mi? Hiçbiri ve hepsi.”
● Bediüzzaman’ın tefekkür dili kendine özgü.
● Bediüzzaman’ın dili Kur’ân’ın dili.
● Bediüzzaman Türkçe’nin Kur’ân Arapçası ile irtibatını kurmasını ve korumasını sağlayan bir külliyat yazmış.
● Bu kadar muazzam metinler İslâm dünyasında pek yok.
● İslâmî kesimlerin Bediüzzaman’a ilgisizlikleri kabul edilemez.
Kendi ifadeleriyle, “Dili Kur’ân’ın dili, tasavvufun dili, kelâmın dili, tefsirin dili, felsefenin dili olan Risale-i Nur” sıradan, klâsik bir tefsir değildir.
Tefsir, hadis, kelâm, fıkıh, tasavvuf ve sair ilimler literatüründe geçen bütün kelime ve mefhumları bütün boyutlarıyla ele alır, izah ve ispat eder.
Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’nin bu zamandaki iman, ibadet, ahlâk, ukubat meselelerini;
Sosyal hayat düsturlarını, hizmet metotlarını;
İçtimaî, siyasî ölçü, prensip, stratejilerini izah ve ispat eden;
Ruh/duygu ve nefis terbiyesini gerçekleştiren, bütün suallerimizi cevaplandıran,
Manevî, hissî, sosyal, fen ilimleri, teknik ve teknoloji ilimlerinin harmanlandığı ve keşiflerinin bulunduğu bir tefsirdir.
Risale-i Nur baştan sona istikbale de yönelik bir psikoloji kitabıdır, aynı zamanda bir din psikolojisidir. İnsanı ruhunu ve duygularını derinlemesine keşfeder…
Elbette istikbalin de derin ulumunu ihtiva eden böyle bir Külliyatı anlamak kolay değil…