Çevremize dikkatle bakarsak görüyoruz ki, insanlar çok başka âlemdeler. Sanki ölmeyecekmiş gibi, ahiret yurduna göç etmeyecekmiş gibi yaşıyorlar.
Ehl-i küfür ise insanları gaflet bataklığına düşürmek için birçok tuzak kuruyor. İnsanların ahiretini mahvetmek için elinden ne geliyorsa yapıyor.
Biz de, madem ki “Müslümanız” diyoruz. Müslümanlığın gerekliliğini yapmak zorundayız. Sözde Müslüman değil, gözde Müslüman olmalıyız. Hatta gözde de değil; kalpte, ruhta, aşk ile özde Müslüman olmalıyız.
Ehl-i küfrün bu çalışmalarına karşı biz kat kat fazla çalışmalıyız.
Tuzakları Allah’ın izniyle def etmemiz ve insanlara doğru yolu göstererek İman hizmeti yapmamız, bizim bir Müslüman olarak en mühim görevlerimizdendir.
Ama insi ve cinni şeytanlar boş durmayacaktır. Müslümanların arasına girerek onları ihtilâfa düşürmeye çalışacaktır.
Hayır! Kanmayacağız! Kardeş olacağız! İman hizmetinde birlikte ilerleyeceğiz!
Birlikte ilerlemek, birlikte karar vermektir. Bir adım attığımızda kendi başımıza değil beraberce adım atmaktır. Meşveretlerle hareket etmektir. Ne olursa olsun şahs-ı maneviye güvenmektir. Bir görev verilince görevimizi hakkıyla yerine getirmektir.
Birlikte hareket etmeyip bizden ayrılanlar da olacaktır. Biz yolumuza devam edeceğiz. Hep beraber Üstad Bediüzzaman’ı dinleyeceğiz:
“Mücahede cephesinde bazı zaiflerin geri çekilmesi, cesurlarda daha ziyade kahramanlık damarını tahrik ettiği gibi; Nur fedakârları, vehhamların çekilmesiyle daha ziyade gayret ve sebata belki şevk ile daha ziyade çalışmaya sebep olmak gerektir.”
Daha ziyade gayret, daha ziyade sebat, daha ziyade hizmet gerekiyor.
“Bir kısım ayrıldı, biz az kaldık. Bu kadar az kişiyle hizmet yapılır mı?” diyenlere Zübeyir Gündüzalp şöyle cevap veriyor:
“Az değiliz.
“Az olduğumuza üzülmeyeceğiz.
“Çünkü kâinat kuruldu kurulalı bu böyledir.
“Cemadat fazla, nebatat az..
“Nebatat fazla, hayvanat az..
“Hayvanat fazla, insanlar az..
“Kâfirler fazla, Müslimler az..
“Amiller fazla, veliler az..”
Ve Kur’ân’da Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Bir kısım insanlar mü’minlere:
‘Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; onlardan korkun’ dediklerinde, bu onların imanlarını daha da arttırdı ve ‘Allah bize yeter, O ne güzel vekildir’ dediler.”
“Biz bu dâvâda sonuna kadar mücadele edeceğiz, şevkimiz basit meselelerle kırılmayacak. Çünkü meselemiz basit değil ki basit meselelerle terk edelim.
Meselemiz İman-Kur’ân hizmeti. Sonsuz hayatı alâkadar ediyor.
“Madem öyledir; hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem’a, bir işarette, bir öpmekte batma! Dünyayı yutan büyük letaiflerini onda batırma.” diyen Bediüzzaman’ı dinlemeliyiz.