10 Mayıs 2018, Perşembe 01:18
Son yıllarda, evde ve kamusal alanlarda ölüm hakkında konuşmaların artması dikkat çekiyor.
İlk olarak 2004’te İsviçre’de başlatılan ölüm kafeleri diğer ülkelere de yayılmış, insanların çay-kahve eşliğinde ölüm hakkındaki korkularından söz etmeleri sağlanmıştı. Ölüm hakkında konuşmak istemeyişimiz genellikle ölüm korkusuna bağlanır ve bu yüzden ölümle ilgili düşünceleri bastırdığımız düşünülür. Oysa bu kanıyı destekleyen bir veri bulunmuyor. O halde, ölüm kaygısı açısından “normal” diyebileceğimiz miktar nedir ve bu kendisini nasıl gösterir? BBC’de yer alan habere göre, sosyal psikologlar, yaklaşık 30 yıldır kendi ölümümüzle yüzleşmenin sosyal ve psikolojik etkilerini araştırıyor. 200’den fazla deneyin yapıldığı bu araştırmalarda insanlardan ölüm anını hayal etmeleri isteniyor. İlk araştırma Amerika’da bölge mahkemelerindeki yargıçlar üzerinde yapıldı. Yargıçların kefaletle serbest bırakma yönünde karar alabilecekleri uydurma bir senaryo oluşturuldu. Karar vermeden önce kendi ölümlülükleri hatırlatılmış olan yargıçların diğerlerine oranla çok daha yüksek kefalet belirledikleri görüldü. Daha sonra farklı ülkelerden insanlar üzerinde yapılan deneylerde ölüm düşüncesinin yol açtığı birçok etki tesbit edildi. Ölümü düşünmemek ve konuşmaya alışkın olmamanın insanları önyargılı hale getirdiği ortaya çıktı.
HABER: KÜBRA ÜNÜVAR
Okunma Sayısı: 2071
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.