Prof. Dr. Oytun Erbaş, insanın ve evrenin mucizevî bir tasarım ürünü olarak bir Yaratıcının eseri olduğunu ve öldükten sonra başka bir hayatta varlığını sürdürdüğünü ifade etti.
Prof. Dr. Oytun Erbaş, şöyle konuştu:
İnsanın genine yaşlanma özelliği konulmuş. Neden biliyor musunuz? Ölsün de yenisi gelsin diye. Bütün canlılarda bu gen vardır. Ne yaparsanız yapın, hangi ilâcı kullanırsanız kullanın, genetiği değiştirseniz bile öleceksiniz. Hücrede ölüm yolları var. Biz birini kapatsak diğerleri çalışıyor. Hepsini kapatsak başka yerden yine çıkıyor. Yani genimizde ölüm kodu var.
Öldükten sonra beynin işlemcisi 10-12 saat çalışıyor ve genetik özellikleri değişiyor. İnsan kendi öldüğünü biliyor. Öldükten sonra his devam ediyor. Yıkandığını, kabre konduğunu biliyorsun.
Beyin ölümü dediğimiz olay, sizin nefes almanızı sağlayan beyin sapı nöronlarının ölmesidir. Solunum, nefes gidiyor ama beyin ölmüyor. Algı ve duygular çalışıyor. Mesela ölüm acısı yaşıyorsun. Bu zor bir şey, herkes bunu yaşayacak. Ben hep kadim bilgiye inanırım. Yani kabir azabı diye bir şey var. Yapılan çalışmalar bunu gösteriyor. Öldükten sonra insanın genleri de değişiyor, ölünce ortaya çıkan genler var. Bu genleri koyan kim? İlginç değil mi? O zaman bir Yaratıcının olduğu ve öldükten sonra bir hayatın olduğu ortaya çıkıyor.
İnanmak da bizim genimizde var. Genler, kodlar, anlamlandıramadığımız virüsler bizi biz yapan her şey ve evren mucizevî bir mühendislik ürünüdür. Biz evrenin parçalarıyız. Mesela mitokondri dediğimiz şey içinde demir var, bakır var öyle bir kodla konmuş ki enerji üretiyor. Biz koysak yapamayız. Bu kanunları anlamak için bilimle uğraşmak bence en büyük ibadettir.
(Kaynak: Youtube)