Siyaset alanında ve habercilikte sıkça kullanılan bazı deyimler ve atasözleri vardır, en çok kullanılanlardan biri “sözün bittiği yer”dir.
Gün geçmiyor ki, bu sözü söyletecek bir olayla karşılaşmış olmayalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın zamanlarda yaptığı konuşma metninin aynısını dört yıl önce dönemin başbakanı Binali Yıldırım’ın kullandığı ortaya çıkınca, iktidar cenahında söylenecek söz kalmadığı için kelimenin tam anlamıyla sözün bittiği yere varıldığı şakaları yapıldı.
İstanbul Havalimanı işletmecileri, verdikleri kira sözünü tutamayacaklarını anlayıp erteleme isteyince Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı “DHMİ Genel Müdürlüğü tarafından işletilen havalimanlarında; havayolu, yer hizmet kuruluşları ve ticarî hacim işleten kiracılar için pandemi nedeniyle 2020 yılı içerisinde düzenlenen ve vadesi 31.01.2021 tarihine ötelenen kira bedeli faturalarına ait tutarlar iptal edilecek ve 2021-2022 dönemine ait kira bedelleri 2 yıl boyunca yüzde 50 indirimli uygulanacak” şeklinde açıklama yaptı.
İptal edilen miktar, bir milyar 45 milyon euro’ya tekabül ediyor, Mars’a yumuşak iniş yapan Perseverance projesinin bütçesinin 2.7 milyar dolar olduğunu hatırlatalım. Yumuşak iniş deyince aklıma geldi, Türkiye Kömür İşletmeleri’nin kozmetik ürünleri ürettiğini biliyor muydunuz? Ben yeni duydum. Yaklaşık 7 milyon lira harcarayarak imal ettikleri, tüy dökücü, cilt kırışıklığı önleyici krem ile şampuan gibi 11 farklı kalemdeki kozmetik ürünlerinin satışını yapamadıkları için kamu kurumlarına hediye ettiklerini açıkladılar. Kurumlar ihtiyaçlarına göre hediye aldılarsa en çok “gözaltı” kremini Emniyet Genel Müdürlüğü almıştır diye düşünüyorum.
Devletin alımını iptal ettiği kiralara, yapımına 750 milyon dolar harcandığı söylenen dinozorlu park maliyetini eklersek neredeyse Mars projesinin parası çıkıyor. Eee, arayan gökyüzünde Merih bulur, (Mars’ın bir diğer adı Merih’tir) biz de Boğaziçi’nde Melih Bulu ile iktifa edelim. “Esnafla birlikte Boğaziçi’yi yükselteceğiz” demişti, ama esnaf şu sıralar kan ağlıyor. Lokantalar, kafeler ve pek çok işyeri kısıtlamalar sebebiyle zor anlar yaşarken kiralarını iptal eden olmuyor maalesef.
Bütün esnaf kan ağlamıyor tabiî ki; devletin, müteahhitlerine kullanım garantisi verdiği projelerin garanti ödemelerine pandemi işlemiyor meselâ. 2020 yılının neredeyse üçte birinde sokağa çıkma yasağı uygulandı, ama o günler için de garanti işlemeye devam etti. Şahane, değil mi?
Lebaleb kongreler
Sözün bittiği bir başka yerse AKP kongreleri. Pandemi yasakları sebebiyle kapalı olan veya kısıtlı bir şekilde hizmet verebilen işletmeler varken, düğün, nişan ve cenaze gibi organizasyonlarda kişi sınırlaması uygulanıyorken, maçlar seyircisiz oynanıyorken, toplantı ve yürüyüşlere izin verilmiyorken maşallah bu kongrelerde iğne atsan yere düşmüyor. 7/24 maske mesafe uyarısı yapan merciler buraları uyarmak şöyle dursun, kalabalıkla övünüyor. Salonları “lebaleb” doldurdukları için kendilerini tebrik ediyor. Sanırsın pek çok aday kıyasıya bir mücadele veriyor, demokratik bir atmosferde seçim heyecanı yaşanıyor, adayını desteklemek suretiyle heyecana ortak olmak isteyenler salonu dolduruyor! Aday belli, liste belli, kazanacak olanlar belli. Bu belli olanların dışında aday olmak isteyenlerden bazılarının salona alınmadığı ve hatta gözaltına alınanların olduğu haberleri var.
Bu kadar özgüven neyden kaynaklanıyor olabilir ki? Acaba diyorum, o salonları dolduran herkes aşılandı da bizim haberimiz mi yok? Parmakları ile dört işareti yapmaları, dördüncü fazına geldikleri bir aşı kullandıklarını gösteriyor olabilir mi? “Tek enjektör, tek aşı, tek doz, tek biz” formülasyonuyla ifade edebilecekleri bir “fazia” yoksa, o kalabalıklar virüs faciasına sebep olur Allah muhafaza...
“Kapansın lokantalar, restoranlar, kafeler Lebaleb dolsun kongreler
Yaparsa kongreyi Ak Parti yapar
Virüsü sade vatandaş kapar
Benden duymuş olmayın
Bu hamle esnaftan ters teper”