Uysal, beyefendi ve demokrat kişiliği ile tanıdığımız bir siyasetçinin, geçtiğimiz günlerde, muhatap alınıp cevap vermeye değmeyecek birinin sataşmalarına karşılık olarak, kendisine ve temsil ettiği misyonuna yakışmayacak bir üslupla cevap vermesi tepkiyle karşılandı. Neyse ki, özür diledi ve ilgili paylaşımını sildi.
Siyasiler, zaman zaman akıl ve edep sınırlarını zorlayan hakaret ve iftiralara maruz kalabilirler. İftiraları ortaya atanların maksadı cevap almak değil, ortalığı bulandırmaktır çoğu zaman. Böyle durumlarda en iyisi “1-2-3 tıp!” deyip susmaktır. Tıp demişken, politik âleme mahsus birtakım rahatsızlıklar için geliştirilmiş poliklinikler olsa, güzel olmaz mıydı? Politika + poliklinik kelimelerinden poli(klini)tika kelimesini de türetirdik mesela... Siyasilerimiz de o kliniklere uğrayıp tedavi olurdu. İşte, akla gelen bazı poli(klini)tika bölümleri:
Patoloji: Aklına gelen her şeyi, sonuçlarını düşünmeden pat diye söyleme rahatsızlığına bakar.
Nefroloji: Siyasetlerini nefret üzerine kuran, kin, düşmanlık ve intikam duygularını körükleyerek taraftarlarını birarada tutanlarla ilgilenen bölüm.
Algoloji: Bu bölümün kapsamına giren siyasiler sadece algı üretmek için çalışırlar. Vatandaşın derdini çözmek gibi sıkıntıları yoktur.
Endo-Kriminoloji: Siyasilerin yiyişleri içişleri önemlidir, kimlerle yiyip içtikleri daha da önemlidir. Kriminal tabir edilen kişilerle aynı karede bulunmaları ve bunun kronik bir hal alması durumunda derhal bu kliniğe gidilmelidir. Ceza hukuku kapsamına giren fiilleri işleyen suçlularla çok temas edilmesi saçların dökülmesine sebebiyet verebilir. Buna “Saç ve Ceza” kanunu ilişkisi denir.
Hematoloji: “Hem pastam önümde dokunulmadan dursun hem de karnım doysun” düşüncesi ile hareket eden bazı siyasiler, iki maksada da ulaştırmakta zorlanabilirler. Herkesin maaşına muazzam zamlar yapıp, kamu bankaları ile piyasaya deli gibi para basarlar ve enflasyonun yükselmemesini beklerler. Bu bölüm onlar için.
Ortonebati: Çapraz yan bağları neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik kopmuş ve kırılganlığı fazla olan bir ekonomiyi yürütmek çok zordur. Nöro ekonomiyi davranışsal bir heterodoksiden kurtarmak için bir ortonebatisyene başvurulmalıdır.
Antoloji: Seçim öncesinde seçmenlere verdikleri yeminler-antlar alt alta sıralansa bir şiir antolojisi oluşturacak kadar çok olup, seçim gördü mü ant veremeden duramayan siyasetçilerin adresi.
Ankıloji: İngilizce hem dayı hem de amca için kullanılan uncle (ankıl diye okunur) kelimesinden türemiş olup amcası veya dayısı sebebiyle siyasi bir mevkiye gelmiş liyakatsiz insanların beceriksizlikleri ile ilgildir. Bu hastalık devlet kademelerinde kanser gibi yayılır. Kemo-terapinin işe yarayıp yaramayacağı şimdilik bilinmemektedir.
Gaz-trolloji: “Kuş garibi” diye bilinen bir hastalık vardır. Garip bir şekilde, pelikan ve ebabil isimli troll sürüleri, Alfred Hitchcock’un meşhur “Kuşlar” filmindeki gibi millete korku verirler. Bilgisayar başında enter tuşuna basarak sosyal medya mecralarına gaz salan bu kuşlar “gazdıroenteroloji” kapsamında da değerlendirilebilir. Sindirim sistemi ile bağlantılı olarak muhalifleri sindirmekte kullanılırlar. Bağırsakta yaşarlar. Onlara kızıp bağırsak da fayda etmez, değişmezler. Gerçekler konusunda hazımsızlık çektikleri vakidir.
Geriatri: Durmadan geçmiş yönetimleri suçlama, her konuda “şöyle bir geriye dönüp bakıyorum” diyerek geriye atıp tutma hastalığına bakan bölümdür.
Kadriyoloji: Yapılan iyiliklerin kadrini bilmeme rahatsızlığını inceler.
Ciddiye: Gülmeden ve güldürmeden, tamamen çatık kaş ile siyaset yapma hastalığına bakar. Bu hastalar en ufak şakaları ve eleştirileri bile kaldıramazlar, derhal mahkemeye sevk ederler.
Bizyoloji: Her şeyi biz yaptık deme hastalığına tutulan siyasetçiler bu alana girer. Kırk yıl önce inşa edilmiş havaalanlarını, elli yıl önce kurulmuş üniversiteleri bile sahiplenirler. Ayrıca, “onlar” ve “biz” diyerek toplumu ikiye bölmek adetleridir.