İktidarın her fırsatta geçmiş dönemlerle ilgili kınadığı ne varsa, maalesef bugün de yaşanıyor:
Yargının siyasallaşması ve muhalif sesleri bastırma aparatı olarak kullanılması, vali, rektör ve bürokratların iktidar militanı gibi hareket etmesiyle parti devletine dönüşme, basının tektipleştirilmesi, tek adamcılık, kolluk kuvvetleri aracılığıyla kurulan korku imparatorluğu, yolsuzluk, adam kayırmacılık, enflasyon, işsizlik, kuyruklarda bekleme, hastane kapılarında çekilen çile...
Neredeyse her gün gelen zamlar yüzünden vatandaşlar, gece vakti gelecek zamlardan önce yakıt almak için istasyonlarda kuyruklara giriyor. Eskiden benzinin litresi, mazottan daha pahalıydı. Şimdilerde mazotun litresi 25 lira seviyelerini gördü ve benzini geçti. Hep elli liralık yakıt aldığı için zamlardan etkilenmediğini düşünen vatandaşlar artık iki litre ile ne kadar yol kat edebilirler bilmiyorum.
Mazot fiyatının benzin fiyatını geçmesiyle, muhtemelen yurdun çeşitli yörelerinde, dizel araç sahipleri şöyle türküler söylemeye başlamıştır:
(İzmir yöresi)
“Şu dizeller dizeli, yorar gibi geldi bana
Bu gece 00.00’da, zam var gibi geldi bana
Bir münasip zamanda
Meselâ gece saat onda
Buluşalım petrol istasyonunda
Der gibi geldi bana”
(Kayseri yöresi)
“Arabanın dizeli dolar bozduruyor
Ammanın amman, ben yandım amman!
Pompacılar kalem almış ferman yazıyor
Canım canım...
Az az basaraktan
Debriyajdan ayağı çekerekten
Yavaş giderekten
Gel canım gel amman”
(Sivas yöresi)
“Hey dizeller dizeller dizeller
Kuyruklara dizerler dizerler dizerler
Niye bizi üzerler üzerler üzerler”
(Şekip Ayhan Özışık usûlü dizel araca sesleniş)
“Belki bir sabah geleceksin istasyona lâkin vakit geçmiş olacak
Depon zamlı mazottan yudum yudum içmiş olacak
Dizel de olsa, güvenmem artık senin motoruna, fırsat geçmiş olacak
Depon zamlı mazottan yudum yudum içmiş olacak”
Belediyelerin üretip sattığı ucuz ekmeği alabilmek için insanlar, kar kış demeden saatlerce kuyruklarda bekliyor. Büyük miktarı ithal edilen ayçiçek yağının temininde sıkıntılar çıkacağını düşünerek yağ kuyruklarına giriyor. Kuyruklara girildikçe zam geliyor, zam geldikçe kuyruklar artıyor.
Seksenli yıllarda çokça dinlenen ve söylerken sanatçıların gözyaşlarını da akıttıkları “yağdır mevlâm su” şarkısı vardı. Suya hasreti anlatan o şarkı bugünlerde söylense “yağ’dır mevlâm su” denirdi her halde. Beş litrelik şişelerini marketlerde bulmak çok zor. Yakında “boş” litrelik ayçiçek yağı da satılırsa şaşırmayacağız. İçindeki yağı bitmiş boş şişeyi ters çevirip, bir kapak kadar yağın dibe çökmesini bekleriz artık.
Çiçeği burnunda tarım bakanı, ayçiçek yağı stoklarının yeterli olduğunu söylese de, palm yağı, soya yağı ve kanola yağı gibi alternatif yağların gümrük vergileri sıfıra indirildi. Yağ operasyonu çeken baronlar varmış, Metin Külünk Bey söyledi. Ekonomi bakanı Nebati ise “operasyon çekenlere biz de operasyon çekeriz” diye tehdit etti.
Operasyonlu-baronlu, kesmeli raconlu metinler, Kurtlar Vadisi senaryosunda olur diye biliyorduk. Yağ gibi hayatî, mematî ve dahi nebatî bir konu Kurtlar Vadisi dizisinde olsa, baronunun adı “Lazzyağ” olurdu her halde.
Şöyle bir türkü söyleyen Lazzyağ hayal edin:
“Asarım zeytini de yağ salıni salıni
Adam evine taşır beş litrelik galoni
Oy ayçiye ayçiye
Zeytin koydum kesiye
Bakan seni saniyır da
Bir bağı pırasiye”