Seçim sonrası hayata bomba gibi başladık. Patlama yapmamız an meselesi. Saymaya şimdiden başlayabilirsiniz ama unutmayın; bizde geri sarım ve geri sayım yoktur! Her şeyde daima ileri gideriz.
Ekonomiye bakın mesela; bir bütçe bize yetmedi, biliyor musunuz? O kadar büyüdük ki ikinci bir bütçe daha oluşturduk. Vatandaşımız da o kadar fedakâr ve cömert ki... Adeta, “Gözlerini gelirimden ayırma hiç, ayırma hiç ne olur. Yaksın maaşımı vergiler, zamla zamla artsın fiyatlar... Ellerini ceplerimden, alma sakın, alma sakın ne olur...” diye şarkı terennüm ediyor.
Vatandaşımız civanmert diye bütün yükü onun sırtına yükleyecek de değiliz tabii... Çok şükür, hesap biliyoruz. Aman diyeyim, hesap bilmeyenlerden uzak durun. Lafı bile var: “Hesabını bilmeyen kasap ne satır bırakır ne masat...” Hele ki, kendisinden sadır olan kelamdan, iki satır kitap okumadığı belli olan kasap, sucukları satarken “elif, be...” diyorsa sucuğunu satarken dindarlığınızı satın alıyor demektir.
Kasap, satır, bıçak, kaşık falan derken nedense aklımıza Suudi Prensi geldi. Kendisi ile yakınlaşıp bir para zuhuratında bulunmasını istediğimizde, ehl-i muhalefet ona katil dediğimizi iddia etti. Böyle bir şey olabilir mi? Biz kendisine “katil” demedik, “katıl” dedik bir kere. Şahlanma hamlemize sen de katıl, bizimle birlikte uçarsın manasında...
Ne diyorduk, ülkemizi rahatlatacak parayı bulmak için Körfez ülkelerine gittik. Elimiz boş gitmedik haliyle oraya, her bir şeyhe bir TOGG araba hediye ettik. Adamlar şaşırdı, gerekirse “TOGGadanak” diye bir on milyar TOGG daha süreriz. Ne oluyor demeye kalmadan TOGGadanak bir on milyar TOGG daha... Körfez’den heybemizde para, anlaşma ve hepsinden önemlisi umutla döndük. Şiiri bile var; “Körfez’deki dolgun paraya bak göreceksin...” diye başlıyor. Elimizi sallamadan milyar dolarların ellisi göz kırptı bize. El dediysem dört parmağı açık el değil ha... Onun zamanı geçti, unutun artık onu. O halde buyrun, şarkısını da söyleyelim:
“Körfezdeki üç beş papel
Söyletirler şarkı gazel
Rezervimizde park edelim
Güzel günler ömre bedel
Swapımdaki TL’ler gibi
Çölden gelen dolar gibi
Kasamızın sultanısınız
Bakmayın bize eller gibi”
Her güzel haberde olduğu gibi bu müjdemizi de şüpheyle karşılayan ehl-i fesat, “Bu paralar ne karşılığı verildi? Memleketi mi sattınız? Hani bizim yüzyılımız başlamıştı ve şahlanıp uçuyorduk, neden paraya ihtiyacımız oldu? İşler kesat mı?” diye sormaya başladı.
Evvela, bir şarkı ile duyuralım:
“Duyduk duymadık demesin hiç kimse
İşte ilan ediyorum herkese
Oh oh oh, çok şükür dostlar
Benim de artık bir asset’im var
Hasedinden çatlasın düşmanlar
Benim de artık bir asset’im var”
Asset’lerimizden hangisini kime satacağımızı biz çok iyi biliriz. Nasıl ki, kardeşimiz Esad’la yakınlaşmak istiyoruz ama zalim Esed bizim Suriye’deki varlığımızdan rahatsız oluyor... İyi olan Esad, kötüsü de Esed yani. Onun gibi, kaynaklarımız arasında assetler kadar essetler de var. Hiç merak etmeyin, assetlere dokunmayıp essetleri satacağız inşallah...