Ekonomide zor günler geçiren Fransa, % 7’lik oranla, tarihinde görülmemiş bir enf- lasyonun pençesindeymiş.
Tek haneli enflasyon sizi aldatmasın, Fransa’nın bütün haneleri bu durumdan feci halde etkileniyormuş. Daha önce 150 euro’ya dolan alış veriş filesi, artık “file not found” hatası veriyormuş, zira aynı fileyi doldurmak için, şimdi tam yedi katı olan 750 euro gerekiyormuş. Zavallı Fransızlar, onları düşündükçe gözler dolar, yürekler sızlar...
% 7 enflasyonun fiyatları yedi katına çıkarmadığını, zaten 150’nin yedi katının da 750 etmediğini söyleyip hemen itiraz etmeyin lütfen. Hava durumu bültenlerinde duymuşsunuzdur, bir ölçülen sıcaklık vardır, bir de hissedilen... Fiyatlar yedi katına çıktı, vatandaş ayvayı yedi, ama ölçülen enflasyon yüzde yedi! Nasıl mı?
Fransa’da enflasyonu FÜİK (Fransızları Üzmeyen İstatistikler Kurumu) ölçüyormuş. Enflasyon sepetindeki ürünlerin ağırlığını sürekli değiştiriyor, M-AKron iktidarına yakın zincir marketlere haber uçurup, fiyat ölçümü yapacağı günlerde belli ürünlerin fiyatını düşürtüyor ve enflasyonu düşük gösteriyormuş. Fiyatı FÜİK zoruyla düşürülen ürünleri almak için marketlere koşan halk hayal kırıklığına uğruyormuş; çünkü marketler o ürünlerin stoklu olduğunu ve maalesef stokların da hemen tükendiğini söylüyormuş.
“Burası Paris, her türlü çakallığı yaparız” denerek, allem ederek, kallem ederek, tek hane bulunan enflasyon insanları can evinden vurduğu için halk arasında “vuranflasyon” denmiş, sonra da kendisine yerli ve millî bir isim bulunmuş “Franflasyon” olmuş. Franflasyon rakamını muhalefet “bu nasi’l vous plaît?” pankartlarıyla protesto etmiş. (“Si’l vous plaît”, lütfen manasına geliyor, Fransızca kibar bir dil olduğu için protestolar da kibarca yapılıyormuş.)
Karşı çıkan insanlardan bahsederken Cumhurbaşkanı M-AKron “mon şer cephesi” diyor, ekonomi bakanı Noireddin Végétî “lö sev, lö terket” diyerek kapıyı gösteriyormuş. Vatandaşlar da ne yapsın, “o, mon diyö!” başka bir şey demiyormuş.
Fransız yöneticiler, sayılarla oynamayı, işlerine geldiği gibi onları eğip bükmeyi çok seviyormuş. Yeni bir yatırım için harcanan paradan bahsederken, sayıları eski para birimleri olan Frank cinsinden söylerlermiş. İş, borçları saymaya geldiğinde ise euro birimini kullanırlarmış. Milletvekili Yélise “eskiden tuvalete 10 frank veriyorduk, hamdolsun şimdi 2 euro veriyoruz” diyerek eski Fransa ile yeni Fransa karşılaştırması yapıp dururmuş.
Başka ülkelerin çok daha kötü durumda olduğunu iddia ediyorlarmış. Kendileri, sayısal verilerde türlü türlü değişiklikler yaparak halkı aldattıkları için, bütün ülkeleri kendileri gibi bilip, onların da aynı şeyi yaptığını düşünüyorlarmış. Bu düşünceye “Fransformasyon” deniyormuş. Türkiye’de % 36 ölçülen enflasyonla dalga geçiyor ve gerçek enflasyonun % 115’lerde olduğunu anlatıyormuş milletvekilleri. Düşünebiliyor musunuz, 20 yıldır şahlanagelmiş, her günü bir öncekinden çok daha iyi olan, uçmalara doymayan, her daim en kötü günleri geride bıraktığımız ekonomimizi neyle itham ediyorlar?
İç siyasette kendilerine malzeme çıkarabilmek için durmadan dış düşmanlar icat ediyorlarmış. Burunları kanasa, ya da peynir fiyatları yükselse, “başaramayacaksınız, çanları susturamayacaksınız, bize diz çöktüremeyeceksiniz” diyerek Hollanda ineklerine ve yel değirmenlerine savaş açarlarmış. Söz dalaşına girdikleri herhangi bir ülkeye, mahalle kavgasında dahi söylenmeyecek lâfları sıralarlarmış. Eyfel Kulesini duydunuz mu hiç? Aslında onun adı “Eyyyfel Kulesi”. Kulenin başına çıkıp, rüzgâr hangi ülkeye doğru esiyorsa oraya dönerek, “eyyy...” hitabı ile başlayan meşhur tiradlarını icra ederlermiş.
Bir gün “şerefsiz, katil” dedikleri ülkeye ertesi gün fütursuzca methiyeler düzebilirlermiş. Fransformers bunlar, durmadan şekil ve yön değiştirebilirlermiş. Batıya yürüyen bir robot gibi görünürken, bir bakmışsınız, hoop, körfeze yönlenmiş araba...
Hava atmak için, yatarak tedaviye ihtiyacı olmayan ülke dışındaki covid hastası bir vatandaşını ambulans uçakla ülkeye getiren Fransızlar, aylardır artan gerilime rağmen Ukrayna’daki vatandaşlarını getirmek için kılını kıpırdatmamış. Üstüne, Air France, Ukrayna biletlerini 10 katına çıkarmış, seferleri de iptal etmiş.
Ne diyelim, Fransa’da yaşamadığımız için ne kadar şükretsek azdır...