-Avcı bey, hakkımızda iddianame yazmışsınız...
-Halkı endişeye sürükleyecek bir paylaşımınız olmuş, ona istinaden.
-Hangi paylaşım, anlayamadım?
-“Hak edişlerimizi alabilecek miyiz?” demişsiniz?
-Evet, tamamladığımız bir işle ilgili alacağımız için yazmıştım, kaç hafta geçti daha alamadık paramızı...
-O kadar basit değil, hak ettiğinizi düşündüğünüz bir parayı devletin ne zaman verebileceğini merak etme kılıfı altında, o parayı alamayabileceğiniz iması var. Devleti aciz gösterdiğiniz gibi, alacağı olan herkes de sizin yüzünüzden endişelendi.
-İyi de, benim böyle bir maksadım yoktu, kim böyle bir şeyden endişelenir...
-Salih abimiz var, o endişelenmiş. Bakın, burada endişelendiğine dair imzalı beyânı var. Haydi mahkemeye...
***
-Başörtüsü ile ilgili kanuni düzenleme istemişsiniz.
-Evet, kimsenin kıyafetinden dolayı haksızlığa uğramasını istemiyorum.
-Devlet büyüklerimizden daha mı iyi bileceksiniz? Bu ülkeye kanun lazımsa onlar getirir. Herkes kafasına göre kanun isteyemez. Kamunun bir düzeni var, kamu düzenini bozduğunuz için hakkınızda inceleme başlattık.
***
-“@BirOlduk_Dir’olduk” isimli hesap sizi şikayet etmiş.
-Sebep?
-Halkı korku ve panik içerisinde bırakacak bir tweet atmışsınız.
-Efendim, ben jeoloji profesörüyüm. Bilimsel çalışmalara dayanarak büyük şiddette bir deprem olacağını tahmin ediyoruz. Halkı uyarmak adına...
-Kim olduğunuz ve ne yaptığınız beni ilgilendirmiyor. Halk korkmuş ve panik içinde... Derdinizi hakime anlatırsınız artık.
***
-Abi polis seni arıyordu, ifade için emniyete çağırıyorlar.
-Hayırdır inşallah, ne ifadesi?
-Sitemizin whatsapp grubunda biri hayat pahalılığından şikayet etmiş.
-Ne var ki bunda? Hatırlıyorum o mesajı “Geçen sene eylül ayında okul servisine 225 lira aylık ödeme yapıyorduk, bu sene oldu 900 lira... Ekmek, peynir, yağ, yumurta, salça... Zamlarına yetişemez olduk. Sadece gıda da değil, ayakkabı, pantolon, gömlek fiyatları üçe beşe katlandı. Açıklanan enflasyon rakamı doğru olabilir mi?” diye bir mesaj yazmıştı.
-Avcılık, iç-dış her türlü güvenliği tehdit eden bir mesaj olduğuna hükmetmiş.
-Allah Allah, ne alakası var? Yalan mı bunlar?
-Enflasyonu ilan eden devlet kurumu. O kurumun yayınladığı rakamlara inanmamak, devlete güvenmemektir. Sen güvenmezsen, ben güvenmezsem, yabancı adam hiç güvenmez. İçeride dışarıda dalga konusu oluruz.
-Polis mi söyledi bunları?
-Hayır ama bunları diyormuş gibi baktı, ben anladım.
-Tamam da güzel kardeşim, bunların benimle ne ilgisi var? Mesajı yazan ben değilim ki?
-Abi mesaj grubunu sen kurmuştun, yönetici sensin. Yazılan mesaja bir tepki de vermedin, mesajı onayladığın anlamına geliyor bu... Bence hemen grubu dağıt, bütün paylaşımları sil!
***
-Barış Manço için gelmiştik...
-Vefat etti kendisi, konu neydi acaba?
-“Kamu barışını bozmaya elverişli olma” durumundan, yeni çıkan kanunun radarına girdi.
-Kamu barışını nasıl bozmuş olabilir ki?
-“Arkadaşım eşşek” diye bir şarkısı var. Arkadaşını söyle, kim olduğunu söyleyeyim şeklindeki atasözüne binaen, kendisine hakaret etmiş olmuyor mu? Barış bey, sanatçı kişiliğiyle kamuya mal olmuş bir insan. Kendini bozması, kamu Barış’ını bozması anlamına gelir.
-Yahu, ne saçmalıyorsunuz siz? Rahmetli hiçbir şeye bozulmazdı. Herkesle ve her şeyle barışıktı.
-Bozulmaması bizi ilgilendirmiyor. Kanun, kamu barışını bozmaya elverişli olmayı da sakıncalı buluyor. Ben barış olsam bozulurdum. Hem, Barış Bey’in daha daha ne suçları var, ben bilirim ben bilirim... Domates, biber, patlıcan fiyatlarına isyan ettiği şarkısını mı diyeyim, “yalnız kızlar ayı! Hadi erkekler ayı, cümbür cemaat ayı” diyerek bütün bir topluma hakaret ettiği şarkısından mı bahsedeyim... Nane, limon kabuğu, hatmi çiçeği, tere otu, tarçın, zencefil otu ve daha bir sürü bitkiyi karıştırmayı tavsiye ederek halk sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bilgi veriyor... Topla, topla, topla....