Boykotlu markalar listesi. Çikolatasından sakızına, deterjanından kahvesine, burgercisinden şekerli ve geğirten sıvısına kadar her şey var. Listede İsrail ürünü ve İsrail’e destek verdiğini açıkça ilan etmiş markalar var. Biz de kendilerine gereken dersi veriyoruz. Filistin’e destek olmak için bu ürünleri almayacağız ve aldırmayacağız.
-Bunu yaptığınızda, Gazze’deki insanlar cami, kilise, hastanede bombalara maruz kalmaktan kurtulacak mı?
Yardım ve desteği kesilirse zalimler zayıf düşer belki.
-Günümüzde ticaret o kadar karmaşık hale geldi ki: Üretim için hammadde bir kaç değişik ülkeden tedarik edilebiliyor, taşıma ve gümrükleme maliyetlerini düşürmek için farklı ülkelerde fabrikalar açılıyor, satış-pazarlama ve nakliye süreçlerinde işe belki de onlarca firma dahil oluyor. İsim hakkını elde edip üretim yapmak da mümkün. Örnek verelim: Katarlı bir yatırımcı, ABD’li bir markanın Türkiye’deki işletme hakkını alıp, Avrupalı bir nakliye firmasıyla uzakdoğu ülkelerinden getirdiği hammaddeyi Türk işçilerin çalıştığı fabrikada ürettirip, Türkiye ve çevresi ülkelerde, hatta Kanadalı bir dağıtıcı vasıtasıyla Afrika pazarında satışa sunabilir. Tedarikçiler ve alt tedarikçiler düşünüldüğünde onlarca belki yüzlerce firma sürece dahil olabilir. Dahası, sermaye ve finans yönetimi açısından bakıldığında bir şirketin tek bir sahibi de yoktur çoğunlukla, şirketlerin büyüklüğüne göre binlerce küçüklü büyüklü hisse sahibi insan veya şirketler olabilir. Yani diyeceğim, bir boykotta kimin ne kadar zarar göreceğini ezbere söylemek mümkün olmayabilir.
Kim zarar görürse görsün, o marka ile iş yapanlar da yanmalı ki, bir daha onunla iş yapmasınlar.
-Peki, listenize bakılırsa epey sayıda İsrail malı Türkiye’de satılıyor. Buraya nasıl gelmişler ve neden gelmeye devam ediyorlar?
Devletler arasında kolaylıkla bozulamayacak anlaşmalar olabilir. Vatandaş olarak biz kimseye öyle bir söz vermedik. İstemediğimiz malı almayız, kimse karışamaz. Etkisi sembolik ve çok küçük de olsa, Nemrut ateşini söndürmeye koşan karınca misali çalışmayalım mı?
-Ortadoğu’da kendisinden habersiz yaprak bile düşmez dediğiniz, dünya liderlerine sözünü geçirdiğine inandığınız reisiniz varken, boykot ile İsrail’i durudurmaya çalışmanız, fil kadar cüssesi ve kabiliyeti varken, Nemrut ateşini söndürmek için karınca büyüklüğünde bir suyu buharlaştırıp havadaki nemi arttırmaya çalışan kişinin gayretine benziyor. Hortumu kullanıp ateşe müdahale etsek ya?
Ne yapalım? Savaş mı açalım?
-Savaşmadan da kullanılabilecek etkili yollar var. Diplomatik nüfuz sonuna kadar kullanılabilir. İsrail’den yaptığımız ithalatın neredeyse dört katı kadar oraya ihraç ediyoruz. İçme suyundan meyve sebzeye, jet yakıtından doğal gaza, hayati pek çok ürünü bizim üzerimizden alıyorlar. “Satmıyorum, ihtiyaçlarını tedarik etmiyorum” demek, “senden ürün almıyorum” kampanyasından çok daha etkili değil mi?
Boykot hareketimize karşı mı çıkıyorsunuz?
-Karşı çıkmıyoruz, daha şuurlu ve şümullü bir karşı duruş tavsiye ediyoruz. Tek kullanımlık sebze meyve tohumları ile neden İsrail’e bağımlı hale geldiğimizi soruyoruz. Siber güvenlik yazılımları ve ağ cihazlarında neden onların ürünlerine muadil kendi ürünlerimizi üretmediğimize hayıflanıyoruz. Betona, taşa, yandaşa gömdüğümüz milyarlarca doları keşke ileri teknolojili ürünler geliştirmede kullansaydık. Kahvecileri basıp, burgercilere fare taşımak İsrail zulmünü ne kadar durdurur bilemiyoruz ama uçak parçalarından devasa veritabanına, firewall’dan meyve sebze tohumlarına kadar bizim bizim bağımlısı olduğumuz ürünleri onlar bize satmamaya karar verirse sıkıntı büyük olur.