Sanayi Bakanı, yerli arabanın resimlerini birkaç kişiye göstermiş.
Görenlerin tarifine göre arabanın tam dört kapısı ve dört tekeri varmış! Ayrıca, gördükleri resim 1/4 oranlıymış... Fesübhanallah! Dört rakamının bu derece tezahürünün bir anlamı olmalı! Bence, buna araba değil, “a-rabia” dense yeridir. A-rabiamızın rabiası şöyle olur her halde: “tek motor, tek gaz, tek fren, tek şanzuman! Eyyy Alaman, halin duman!” (Buradaki “tek” ifadeleri arabanın elektrikli olduğuna gönderme olur. Eskiden Türkiye Elektrik Kurumu vardı, kısaca TEK derdik)
Yerli ve millî araba ile ilgili benim merak ettiğim hususlardan biri arka yazılar... Birileri bunun için hazırlık yapıyor mu acaba? Arka yazı deyip geçmeyin, çok önemli...
Aklıma şöyle örnekler geldi: “Kapılma rüzgârıma hasta olursun, kıskanma perişan olursun…” ya da “Muhtaç mıyız arabada Alman’a, petrolde Arap’a? Yerli ürünümüz elektrikli araba!” Tekliflerimi beğenmediyseniz, Çiçek Abbas filmindeki Şakir ile Abbas’ın şoför atışmalarını düşünün...
AB-bas: AB Yolcusu Türkiye (yolcudur AB-bas, vizeyi kaldırsan durmaz), Schakir: Almanya
(AB-bas, AB-ı Hayat isimli kahveye girer...)
AB-bas: Selâmun aleyküm AB milleti!
Kahvedekiler: Aleyküm selâm.
AB-bas: Evet, arkadaşlar, yerli arabamızı yapmışık. Bundan sonra AB’beyköy hattında Çiçek AB-bas’ın da arabaları satılacak! Herkese benden çay!
Schakir: Ben istemem!
AB-bas: Peki, Schakir’e çay yok!
Schakir: Ne demek Schakir!? Sen bana nasıl Schakir dersin?
AB-bas: Ne diyem? Meselâ, Mahmut mu diyem? Schakirr! (Mahmut Tuncer’in bugünlerde gündemde olan “mantık sizi A şehrinden B şehrine götürür, halay her yere” sözünü düşününce bir otomotiv devi olarak Mahmut ismi fena olmazmış aslında…Şener Şen’in filmlerinde genelde canlandırdığı tiplemenin adı Maho Ağa ve Banker Bilo filminde köylülerini kandırıp Almanya’ya götürmek üzere kamyona dolduran karakterin adı da Maho...)
Schakir: Schakir AB’i, dayı, ağa diyeceksin...
AB-bas: O günler bitti Schakir, artık ikimizin de arabası var, kardeşinim artık Schakirr!
Schakir: Vay anam benim! Kardeşim AB-bas’a bak be! Bu kaportayla şebeğe dönmüşsün! Güya beni taklit ediyor haa!
(Kahvedekilerden biri, tarafları atışmaya dâvet eder...)
Schakir: Aşıksan vur saza, şoförsen bas gaza
AB-bas: Uyacaksın verdiğin söze, kalkacak bize vize
Schakir: Kriterlere uyana can feda, uymayana elveda!
AB-bas: Sen batan bi’ güneş, ben yollarında çilekeş
Schakir: Demokrasi bir tramvaydır, binmesini bilmeli...
AB-bas:..son durağa gelmeden inmesini bilmeli!
Schakir: Arabam merso, yapamaz bana kimse terso
AB-bas: Adaylıksa çekerim, kaderimse gülerim
AB-bas: Vize istedim vermediler, sen fakirsin dediler
AB-bas: Mültecileri sınırı açana, derdi çekene sor
AB-bas: AB bir sudur, iç iç kudur
AB-bas: N’aaABerrrr Schakirr!
Düğün-ü Umumiyye
Cumuhurbaşkanlığı makamına 4 adet yeni Mercedes alınacak olması da a-rabia konseptinin en azından rabiası ile uyumlu. Kefeni ile yola çıktıklarını söyleyenler kefere arabalarından inmiyor maşallah. Ekonominin şu çalkantılı zamanlarında tasarruf edilmesi gerekirken “tasarruy” (saraylanma anlamında uydurduğum bir kelime) çalışmalarına son sür’at devam edilirse, saray gibi arabalar almaya devam edilirse, Düyun-u Umumiyye’nin açılması yakındır (Mütedeyyin olduğunu söyleyenlerin iktidarında dindarlaşma anlamındaki değil, borçlanma anlamındaki tedeyyün artınca Borçlanma Genel Müdürlüğü kuruldu). Ve bu, düğün-ü umumiye denebilecek bir saray düğünü töreniyle ilân edilir. Saraydaki düğünü olunca, takı garantisi olur elbet, vatandaş ona göre kendini hazırlasın...