"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adâvet/Düşmanlık -1

Abdülbakî ÇİMİÇ
29 Temmuz 2024, Pazartesi
Kapanması gereken kapılar - 32

“Adâvet ve muhabbet, nur ve zulmet gibi zıttırlar.”1 Gece ve gündüz gibi makûsen mütenasiptirler. ”İkisi, mânâ-yı hakîkisinde olarak beraber cem’olmazlar.”2 Lügâtlar adâvet kelimesini, “öfke, kızgınlık, kin, düşmanca duygu, hasımlık, husûmet, kırıcı ya da yok edici duygular besleme, düşman olma durumu” şeklinde açıklar.

Adâvet, hayat-ı içtimâiye-i beşeriyeyi zîr-ü zeber eden menfî bir duygudur. Bu düşmanlık ve adâvet sıfatı, her şeyden ziyâde nefrete, adâvete ve ondan çekilmeye müstahak, çirkin ve muzır bir sıfattır. Ehl-i İslâmın birbirine kullanmaması gereken bir fiildir.

Pekâlâ, insan niçin adâvet eder?

Meseleyi Bediüzzaman çok veciz şekilde izah etmiştir. Şöyle “Bazan insanın gururu ve nefisperestliği, şuursuz olarak, ehl-i imâna karşı haksız olarak adâvet eder; kendini haklı zanneder. Hâlbuki, bu husumet ve adâvetle, ehl-i imâna karşı muhabbete vesile olan imân, İslâmiyet ve cinsiyet gibi kuvvetli esbabı istihfaf etmektir, kıymetlerini tenzil etmektir. Adâvetin ehemmiyetsiz esbablarını, muhabbetin dağ gibi sebeplerine tercih etmek gibi bir divâneliktir.”3 Yani ehl-i imâna karşı adâvet doğru ve meşru değildir. Bediüzzaman’a “Konya İmam-Hatip Okulu Müdürü sizin aleyhinizde sözler söylemiş.” denildiğinde O, “Hayır, o benim imân kardeşimdir, benim hakkımda öyle konuşmaz” ifadeleri ne kadar kıymetli ve ehl-i imân arasında vuku’ bulan adâvetkerâne muamelelerde nasıl davranmamız gerektiğini gösteren çok ciddî ve ibretli bir derstir.

O halde kime adâvet etmeliyiz?

Bu konuda da söz Bediüzzaman’ın; “Adâvet etmek istersen, kalbindeki adâvete adâvet et, onun ref’ine çalış. Hem en ziyade sana zarar veren nefs-i emmârene ve hevâ-i nefsine adâvet et, ıslâhına çalış. O muzır nefsin hatırı için mü’minlere adâvet etme. Eğer düşmanlık etmek istersen, kâfirler, zındıklar çoktur; onlara adâvet et. Evet, nasıl ki muhabbet sıfatı muhabbete lâyıktır. Öyle de, adâvet hasleti, herşeyden evvel kendisi adâvete lâyıktır.”4 Görüldüğü üzere adâvet duygusu fıtrî olarak insanda vardır. Ancak onun yönünü adâvete layık cihete çevirmek insanın iradesinde ve elindedir.

“Eğer dersen: “İhtiyar benim elimde değil; fıtratımda adâvet var. Hem damarıma dokundurmuşlar, vazgeçemiyorum.”

Elcevap: Sû-i hulk(kötü ahlâk) ve fena haslet eseri gösterilmezse ve gıybet gibi şeylerle ve muktezasıyla amel edilmezse, kusurunu da anlasa, zarar vermez. Madem ihtiyar senin elinde değil, vazgeçemiyorsun. Senin, mânevî bir nedamet, gizli bir tevbe ve zımnî bir istiğfar hükmünde olan kusurunu bilmen ve o haslette haksız olduğunu anlaman, onun şerrinden seni kurtarır.”5 Madem adâvet etmek istiyorsak çözüm bu satırlarda saklı. Nefsin hatırını, hakkın hatırına feda etmemek gerekiyor.

Ehl-i adâvetin ahvâli

“Ehl-i kin ve adâvet, hem nefsine, hem mü’min kardeşine, hem rahmet-i İlâhiyeye zulmeder, tecavüz eder. Çünkü, kin ve adâvetle nefsini bir azâb-ı elîmde bırakır. Hasmına gelen nimetlerden azâbı ve korkusundan gelen elemi nefsine çektirir, nefsine zulmeder.”6 Pekâlâ, bu kadar zararı olan adâveti terk etmek gerekmiyor mu?

Adâvet yerine muhabbet sıfatı

Hutbe-i Şamiye’deki ifadelerle “Muhabbet, uhuvvet, sevmek, İslâmiyetin mizacıdır, rabıtasıdır. Ehl-i adâvet, mizacı bozulmuş bir çocuğa benziyor ki, ağlamak ister; bir şey arıyor ki onunla ağlasın. Sinek kanadı kadar ehemmiyetsiz birşey, ağlamasına bahane olur. Hem insafsız, bedbîn bir adama benzer ki, sû-i zan mümkün oldukça hüsnü zan etmez. Bir seyyie ile on haseneyi örter. Bu ise, seciye-i İslâmiye olan insaf ve hüsn-ü zan bunu reddeder.”7

Dipnotlar:

1- Mektubat, 2013, s.443

2- Age, s.443

3- ESDE(Hutbe-i Şamiye), s.349

4- Mektubat, 2013, s.447

5- Age, s.450

6- Age, s.448

7 - ESDE(Hutbe-i Şamiye), s.349

Okunma Sayısı: 1981
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı