PEYGAMBER KISSALARI - AHMET ÖZDEMİR |
Yeryüzünün ilk misafirleri Cinler, hayvanlar ve bitkiler, insandan önce yaratılmış ve yeryüzünde yerleştirilmiş varlıklardır. Cinlerin görevi yeryüzünü imar etmek, diğer varlıklardan sorumlu olmak ve onlara ev sahipliği yapmaktır. Yani insandan önce dünyanın halifesi olma görevi cinlere aitti. Cenâb-ı Hak, onları da “kendisini tanımaları, ibadet ve taatte bulunmaları” (Zariyat Sûresi, 56) için yaratmıştı. Ama cinler, kendilerinden beklenen bu görevlerin tam zıddına hareket ettiler. Cenâb-ı Hak, onların yerine, yeryüzünü imar edecek yeni bir varlık yaratmayı murad etmişti. İşte yaratılacak bu varlık insan nesli idi. Allah, Hz. Âdem’i yaratmadan önce meleklerine şöyle emir vermişti: “Ben, çamurdan bir beşer yaratacağım.” (Sad Sûresi, 71) “Muhakkak Ben, yeryüzünde emirlerimi yerine getirip varlıklar üzerinde tasarrufta bulunacak bir halife yaratacağım.” (Bakara Sûresi, 30) “Onu iyice biçimlendirip ona Rûhumdan üfleyince hep birden secde ediniz.” (Sad Sûresi, 72) Melekler, Allah’ın bu emri üzerine önce şaşırdılar. Melekler ise gece-gündüz ibadet ve taat içindeydiler. Şu duruma göre yeryüzünün şenlendirilmesine en lâyık olarak, onlar görünüyordu. Cenâb-ı Hak, meleklerin tahminlerinin aksine, yeni bir varlık yaratıp yeryüzünde onu halife yapmak istiyordu. Üstelik ona bütün meleklerin secde etmelerini de emrediyordu. İnsanoğlunun yeryüzüne halife yapılmasının hikmeti nedir? İşte bu durum meleklerin meraklarını çekmişti. Bunun hikmetini öğrenmek için şöyle sordular: “Oradaki nizamı bozacak ve yeryüzünü kana bulayacak bir mahlûk mu yaratacaksın? Oysa biz sana devamlı hamd, ibadet yapıp, Sen’i tenzih etmekteyiz!..” Melekler, yeryüzünde fesat çıkaracak bir varlığın oraya halife yapılmasındaki mânâ ve hikmeti öğrenmek istiyorlardı. Soru sormalarının da gerçek sebebi bu olsa gerektir. Meleklerin bu sorularını, Cenâb-ı Hak, “Her halde Ben sizin bilmeyeceğiniz şeyleri bilirim! Olayların hikmetleri sizin göreceklerinizle sınırlı değildir. Benim insanları yaratmamda öyle bir hikmetim vardır ki, o hikmet onların işleyecekleri bütün fesat ve şerlere üstün gelecektir” buyurdu. Yani, “Eşya ve ahkâm, sizin malûmatınıza münhasır değildir. Âdem-i ilminiz, onların vücuda gelmeyeceklerine sebep olamaz. Benim, beşerin hilkati hakkında bir hikmetim vardır; o hikmetin hatırası için, fesatlarını nazara almam.” (İşaratül-İcaz, s. 248) Demek ki, insanın yaratılışı konusunda meleklerin bilmedikleri gizli bir hikmet vardı. Yeryüzüne halife kılınmaya engel olacak insânî şer ve fesatlar, o hikmetin yanında çok küçük ve önemsiz kalıyordu. Cenâb-ı Hakk’ın müşavere şeklinde meleklerle yaptığı bu konuşma, ileride meleklerin insanoğlu ile çok fazla irtibat ve ilgilerinin bulunacağına işaret etmektedir. Meleklerin bir kısmı insanları korumakta (hafaza), diğer bir kısmı amellerini kaydetmekte (kirâmen kâtibin), bazıları da kulların kalblerine hayırlı şeyleri ilham etmekte, onlar için istiğfar ve duâ etmektedirler. Cebrail, Azrail, Mikail ve İsrafil adlarındaki büyük meleklerin görevleri ise hepimizce malûmdur. İşte bunlar gibi insanlarla ilişkisi olan birçok melek nev'î vardır. |
11.09.2009 |