İLMİHAL - SÜLEYMAN KÖSMENE |
Îtikâf hükmü Îtikâf lügatte bir şeye devam etmek demektir. Dînî bir terim olarak ise îtikâf, ezan okunan ve kamet getirilen bir mescitte, bir câmide veya ibâdet yapılan bir mabette îtikâf niyeti ile bir süre ikamet etmekten ibârettir. Ramazanın son on günü geldiğinde, namaz kılınan bir mescitte ibâdet için itikâf niyetiyle inzivâya çekilmek sünnet-i müekkededir. Peygamber Efendimiz (asm) Medîne’ye hicretten sonra her yıl Ramazanın son on gününde itikâfa çekilir, bütün geceyi ve gündüzleri ibâdetle ihyâ ederdi. Resûl-i Ekrem’le (asm) birlikte mübârek hanımları da hâne-i saadetlerinin bir odasında itikâf yaparlardı. Hazret-i Âişe validemiz (ra) Ramazanın son on günü Peygamber Efendimiz’in (asm) itikâfa girdiğini, ibâdetle meşgul olduğunu, ailesini namaz için uyandırdığını ve hanımlarından uzak kaldığını belirtir. İtikâf kifâî nitelikte bir sünnet-i müekkededir. Yani bir beldede itikâf sünnetini bir Müslüman yerine getirdiğinde diğer Müslüman’lardan bu mesûliyet kalkar. |
11.09.2009 |