MİNİ HİKÂYELER - NEVİN ALAN |
Anneciğim okusana Üç yıl önceydi. Yollardayız. İki elimde, yaşları dokuz ve altı olan oğullarım. Hava ise kasvetli, yağmur sicimleri altında yürüyoruz. Esen rüzgârın nağmeleri eşliğinde ağaçlarda kalan son yapraklar da savruluyor. Yokuşu tırmanırken loş görüntüler de bizleri takip ediyor, dalmış yürüyoruz. Bir ses bütün benliğimle uyanmama sebep oldu. “Anneciğim okusana!” İrkildim, beklemediğim bir anda tahmin edemeyeceğim bu sözler beni şaşırtmıştı. Sordum: “Neyi okuyayım oğlum?” “Yaprakları okusana anne, bak bizlere bakıyorlar.” Durakladım ve eğilip çınar yapraklarından bir tane aldım. Onlarda aynı işlemi yapmışlar, incelemeye başlamışlardı. O an benim için çok güzeldi. Çünkü kalplerine ekilen tefekkür anlamının tohumlarını patlatmışlar, hayata geçirmeye başlamışlardı. İnceledik… Her yaprağın birer baraj olduğunu, her çizginin kendine has görevi olduğunu anlamaya çalıştık. Yolumuzun kenarları okunmayı bekleyen çok çeşitli yapraklarla süslüydüler. Vakit bizler için durmuştu, oysa gitmeye çalıştığımız bir hane vardı. Olsun, yavrularımla inceleme ve keşfetmenin olgunluğunu yaşıyorduk. İnceledik, inceledik. Çeşitli fikirlerle beraber sorulan sorulara cevaplar bulduk. Farkında olmadığımız bu minik düşüncelerden ne zaman karşımıza böyle sürpriz sorular çıkar bilemiyoruz. “Bir neslin kaderini, bir evvelki nesil tayin eder.” (Confucius) |
11.09.2009 |