Ramazan |
Babacığım, bize gelsene |
Dört yaşındaki yeğenim Selim Berk oyuncaklarının arasında kaybolmuş. Etrafında kuzenleri Talha ve Ahmet ağabeyleri de onu mutlu etmeye çalışıyor. Bir çocuğun elde etmek istediği her çeşit oyuncaklarıyla oynamaya çalışsa da, etrafında görmek istediği bir varlık olduğunu hissettim. Az sonra telefonun zil sesine koştu. Karşısında babacığı ve Selim Berk’in gözleri ışıl ışıl. Mesaiye kalan babacığını akşam da görememenin huzursuzluğuyla konuşmaya başladı: “Babacığım seni çok özledim. Seni seviyorum. Her zaman iştesin zaten, babacığım sen bize gelsene!” Evet, işten başını kaldıramayan baba ve onu hasretle bekleyen evlât, eş. Bu koşuşturmalar nereye kadar sürecek bilemeyiz, öyleyse biraz daha yavrularımızla geçireceğimiz kaliteli zamanlarımız olsun. Yoksa minik dudaklardan kalbinin özlem sızılarıyla bu kelimeleri bize batırırlar: “Babacığım, sen bize gelsene!” |
NEVİN ALAN 22.08.2009 |