Ramazan |
Risâle-i Nur’un bir faydası |
Bir Arap ülkesinde sık sık acenteye (geminin liman ve evrak işlerine yardım eden şirket) gitmek zorunda kalmıştım. Acente müdürü geminin yanına kadar araba gönderiyor, bu arabaya binerek ofislerine gidiyordum. Arabanın şoförü oldukça geveze bir adamdı. Arabayı kullanırken devamlı konuşur, çevresindeki insanlara lâf atardı. Ne söylediğini bilmiyorum zira Arapça’yı çok az bildiğimden veya hızlı konuştuğundan dolayı hiçbir şey anlamıyordum. Bir gün yine acenteye giderken şoför bir şeye kızmış olacak ki biraz yüksek sesle bağırıp çağırıyordu. Kendisine “Es-sabrı miftahü'l-ferec” dedim. Yani Risâle-i Nur’da birkaç yerde geçen“Sabır, ferahlığın anahtarıdır” demeye çalıştım. Adamcağız birden sustu. Acente ofisine gidene kadar kıpkırmızı kesildi. Her halde benim iyi Arapça bildiğimi zannediyordu ki bir sonraki sefer dahil olmak üzere artık çıtını bile çıkarmıyordu. Bu kadar utanıp sıkıldığına göre her halde benim aleyhimde de atıp tutmuş olmalı. Ne dediyse bilmiyorum, lâkin beni gördüğü zaman hemen çok saygılı bir tavır takınıp başını öne eğiyordu. Her halde onun söylediği argo kelimeleri bildiğimi veya bunları patronuna söyleyeceğimi zannederek o kadar mahcup bir tavır içine giriyordu ki, iyi Arapça bilen kim olsa bu adama acırdı. Evet, Risâlelerin çok faydasını gördüm. Elbette en önemlisi “iman” konusundaki tahşidatıdır. Yani taklidî olan imanı tahkiki imana çevirmesi ve gittikçe azgınlaşan materyalist felsefenin tuzaklarından insanları kurtarmasıdır. Bunun yanı sıra ahlâkî öğütlerin, dinî bilgilerin öğretilmesi ve Türk diline yaptığı katkılar gibi o kadar çok güzel faydaları vardır ki bütün insanlara bu harika eserlerin ulaştırılması bazı insanların aslî mesleği olmuştur. Nur Talebeleri denilen bu insanlar Risâle-i Nur eserlerini kendi malı gibi bilip bunların neşrine ve öğrenilmesine çalışırlar. Hayatta en büyük gayeleri bu eserleri yayıp insanların imanının kurtulmasına yardımcı olmaktır. Allah, bütün Nur Talebelerinden razı olsun… |
VEHBİ HORASANLI 22.08.2009 |